Cinsellikte fantezi kurmak

Cinsellikte Fantezi Kurmak 

Cinsellikte fantezi kurmak gerekli ve faydalı ama nereye kadar?

Bu konuda uzmanlarca yapılan o kadar farklı görüş ve yorum var ki inanılmaz. Bu konuda yorum yaparken o bölgenin, yörenin veya milletin sosyal yaşantısı, geçmişi, dini ve kültürel öğelerini hesaba katmak gerekir. Bu yüzden başkalarının ne dediği değil bizim ülkemizin gerçekleri bizi ilgilendirir.
Hani derler ya her koyun kendi bacağından asılır. Ben o bunu demiş anlamam, benim bildiğim gerçek şudur: Yerinde, zamanında, koşullara uygun hayal kurmak ve fantezi sekse canlılık getirir, fayda verir, ama sınırını aşarsanız daha sonra bunun bedelini ağır ödersiniz.

Önce bir gerçeği vurgulayalım, sanıldığının aksine kadınlarında cinsel fantezileri vardır, erkekler bunu bazen görmezden gelebilirler, genelde kadınlar bu konuda da az paylaşımcıdırlar. Genelde de bunları yakın kız arkadaşlarla paylaşır, kocalarına partnerlerine söylemezler, çünkü erkekler bu konuda kadınları direk yargılayıcı yaklaşırlar, nereden aklına geldi veya daha evvel bunu yaşadın mı gibi abuk sorularla sistemi çökertir, sonrada cinsel hayatımız çok sönük sen hiçbir şey katmıyorsun diye kadın gene suçlarlar.
Sonuçta hepimiz rüya görürüz bazen hatırlar bazen hatırlamayız, herkeste bazı aralıklarla en masumundan en inanılmazına kadar cinsel içerikli rüya görürüz. Bu rüyalar sırasında hem kadında hem erkekte boşalma-rahatlama olabilir. Erkeklerde gece kendiliğinden gelen (gece boşalması) bel suyunun (meni) da çoğu zaman gördükleri erotik düşlerin sonucu olduğu bilinmektedir. Kadınlar da, orgazmla sonuçlanan bu tür düşler görebilirler.
İnsanların birçoğu mastürbasyon yaptıkları zamanlar, ya da cinsel birleşme esnasında hayal güçlerini kullanarak, kafalarında bir takım fantezi sahneler canlandırırlar. Seçilen bu hayali sahneler, cinsel coşkuyu artıracak niteliktedirler.
Bu hayaller bazen çok net ve belirgin bazen de silik olarak yaşanabilir, hayaldeki ortam ve kişi-kişiler gerçek yer ve kimlikler olabileceği gibi tamamen gerçek dışında olabilir.
Ünlü Cinsel Bilimci Kinsey'e göre, kadınlar daha çok, önceden geçirdikleri denemeleri düşünme, eski anılarını canlandırma eğilimindedirler. Erkekler ise, ömürlerinde yapmadıkları ve de düşleri dışında yapamayacakları şeyleri hayal, ederler.
Fanteziler gerekli mi?
Cinsel arzusu olan her insan genellikle cinsel fantezilere gerek duymaktadır, çünkü cinsel fanteziler heyecanı arttırır, odaklanmayı sağlar ve orgazmı daha kolaylaştırır.
Fanteziler cinsel isteğin uyarılmasında oldukça yardımcı olmaktadırlar. İlişkiye girmeden evvel çoğu insan kendisini beyin olarak hazırlama ihtiyacını duyar. Bunu da gireceğimiz cinsel ilişkiye beynimizde canlandırarak yaparız. Partnerinizin yakınlığını, sıcaklığını, size dokunuşlarını hayal etmekle başlayabilirsiniz. Partnerinizin yüzünü, gözlerini, dudaklarını kafanızda imajlar halinde görmeye çalışabilirsiniz. Sadece sizin hoşunuza gidecek fiziksel imajları yaratmanız çok önemlidir.
Çoğu insan, özellikle yaşları ilerledikçe veya ilişkileri olgunlaştıkça, cinsel isteklerinin o kadar çabuk uyarılamadığını görürler. Bu dönemlerde fantezilerin yardımı olabilmektedir.
Sınırlar, nereye kadarı normal, nereden sonrası tehlikeli;
  • Cinsel Fanteziler sağlıklı bir cinsel yaşamın göstergesidir ama sınırı aşarsanız cinsel bir sapkınlığın işareti de olabiliyor!
  • Fantezinizdeki sahnelerdeki kişi ve olaylar eğer sonradan düşününce bile size sıkıntı yaratacaksa uzak durmak gerekiyor.
  • Akraba aşkı, kardeş, ana-baba, evlat gibi çok yakın akraba ile cinsel ilişki kurma fantezisi, daha sonra yüzüne bakıp yenge, enişte diyeceğiniz sosyal açıdan farklı iletişim içinde bulunduğunuz kişiler. Fahişelik, ırza geçmek, homoseksüellik, teşhir, mazoşizm, sadizm, çocuklarla, hayvanlarla, ilgili cinsel hayaller ya da fanteziler uygun değildir.
  • Çünkü her şey düşünmekle başlar.
  • Hayal dünyanızı kimse sınırlayamaz ama düşünsenize en yakın arkadaşınızın eşinizle veya kızınızla ilgili cinsel fantezisi olduğunu düşünmek bile ne kadar iğrenç ve güvensizlik yaratıyor.
  • Sınır mı; olmayan kişiler olabilir, eşiniz olabilir ama daha fazlası sonra sıkıntı yaratır, benden bu kadar gerisi size kalmış.

0 yorum:

Kadınlarda Cinsel İsteksizlik, Orgazm Olamama

Kadınlarlarda Cinsel İsteksizlik, Orgazm Olamama 

Cinsellik veya cinsel istek nedir?
Bunu anlayabilmek için isterseniz önce kısaca insandan bahsedelim.
Canlı doğarken tek bildiği şey ölüm dür ve yaptığımız her şey hayatta kalmak için, yaşamak için yaptığımız şeylerdir.Yaşamak, dünyada kalmak bir haz ve zevktir,
ölüm ise elem ve kederdir,insan ve tüm canlılar elemden kaçar hazza yönelirler.
Her canlı yaşamda kalmayı ister ve bunun için çaba gösterir.
Yaşamda kalabilmek yani ölmemek için doğuştan var olan bazı yeteneklerimiz ve hislerimiz vardır, bunlar sonradan öğrenilmez, değiştirilemez şeylerdir. Hayvanlarda bunlara iç güdü diyoruz, insanlardakine ise DÜRTÜ ismini veriyoruz.Dürtüler bilinçaltından gelir. Çok kabaca bir örnek verirsek yeni doğmuş bir bebeğin meme emmeyi bilmesi veya acıkınca ağlaması bir dürtüdür.Evet cinsellikte bir dürtüdür,hayatın ve de neslin devamını sağlamak için var olan bir dürtüdür. Ama cinsellik ikincil-ikinci sırada bir dürtüdür.

Birincil dürtüler kişinin o gün için yaşamda kalmasını sağlayan dürtülerdir ki; bunlar yemek yemek, su içmek, uyumak gibi yapılması gereken yapılmazsa kişinin hayatını kaybetmesine neden olacak dürtülerdir.

Canlıların hayatta kalmaktan haz duyduklarını ve her şeyi bunun için yaptıklarını biliyoruz.Ama gerçek olan bir şey var,oda her canlının sonunda öleceği,ama biz yaşamaktan bu dünyada olmaktan mutluyuz ve daha uzun kalmak istiyoruz,bunun için ne yapabiliriz??
Yapabileceğiniz tek şey ama tek şey bir şeyler üretip sizden sonraya bırakmak ,bununda en doğru,basit vede tatminkar yolu bedeninizden bir parça üretmek ve bunu sizden sonraya bırakmak yani çocuk sahibi olmaktır.
Sahip olunan çocukla canlı bedeninden olan bir parçanın kendinden sonrada dünyada kalacağını bilir ve bir huzur, mutluluk duyar ve dürtülerini tatmin eder. Neden torunların şimdi insanın kendi çocuklarından daha fazla sevildiği hakkında bir fikriniz oluştu mu, çünkü torun o kişinin kendinden sonra dünyada kalacak ama kendi çocuğundan daha fazla dünyada kalacak parçasıdır, garantisidir.
Bu yüzden insanlar kendi çocuklarını kendileri gibi görüp yapamadıkları şeyleri onların üzerinden yaşamayı isterler ve kendi istediklerinin dışında hareket etmesinden mutlu olmazlar, kabul edemedikleri şey çocuklarının da bir beyni ve hisleri olduğudur, sorunda buradan yaşanır.
O zaman cinsellik nedir?
Cinsellik; bir dürtüdür, ikincil öneme sahip bir dürtüdür, amacı neslin devamını sağlamaktır.
Neden cinsellik yaşarız;
  • Üremek için;
  • Zevk duyduğumuz için;
  • İletişim, paylaşım olduğu için; (aynı sinemaya gitmek gibi, el ele tutuşup yürümek gibi bir paylaşım, insanların bir birini tanımasıdır)
  • Nosyon olduğu için; yapılması gerekli olduğuna inandığımız bir şeydir, ne kadar çok sıklıkta yapılırsa o kadar iyi olduğu öğretilir veya öğrenilir. Bazen gelen maillerde veya telefonda sorulur ben haftada şu kadar seks yapıyorum yeterlimi? Neden bana günde 3 ve 4 öğün yiyorum yeterlimi diye sormuyorsunuz, acıkınca yiyorsunuz, sekste acıkınca yapılır, sayısı standardı yoktur, bizse bazı tabularda sıkışıp sekse bazı gereklilikler yüklemişizdir.
Cinsel arzu nedir?
Cinsel arzu, kişinin karşı cinsle ilişkiye girme arzusu olup bedensel (hormonal) problemi olmayan herkeste mevcuttur.
Ne zaman cinsel arzu duyarız sorusunu yukarıda anlattığımız konuların ışığında şöyle tanımlayalım isterseniz;
Bedensel olarak yeterli olgunluğa erişmiş kadın veya erkek o gününü yaşamsal olarak garantiye aldığında cinsel arzu duyar, bunu açıklayan en güzel ata ''sözü fakirin karnı doyunca pipisi kalkarmış ''sözüdür.
Cinsel arzu kavramı kişiden kişiye ve toplumdan topluma değişmekle beraber genel anlamda bir eşle seks ilişkisine girmeyi istemektedir.
Ne kadar isteğin yeterli olduğu, ne kadarının az olduğu kadından kadına değişir.
Bizim toplumumuzda kadınların istek ile ilgili sıkıntılarını çeşitli gruplarda incelemek gerçekçi ve faydalı olacaktır;
Erkekler ve kadınlar kabaca aynı ölçüde cinsel istek duyarlar ama yetiştirilme şartları, içinde bulunulan koşullar, aile baskısı, ahlaki ve dini etkiler kadınların bu isteklerini baskılamalarını, başka kanallara yönlendirmelerini, veya gösterememelerine neden olur.
Bu yüzden bu konuda rahat olan erkekler genelde cinsel ilişki arzusunu kadınlardan daha sık duyarlar; bir bayan olarak eşinizin seksi sizden daha sık ve daha fazla arzu etmesi sizin seks isteği yönünden bir probleminiz olduğu anlamına gelmez.
Cinsel istek nerelerden doğar; binlerce uyarı cinsel istek doğurabilir,
  • görme,
  • koku,
  • duyma,
  • dokunma,
  • tatma,
  • düşünce,
  • duygular.
Genel olarak neler cinsel isteksizlik yapar;
  • en başta gebe kalma korkusu,
  • ikinci olarak bakire kadınlarda kızlık zarını kaybetme korkusu özellikle evlilik öncesi ilişkilerde,
  • üçüncü sırada eğer kadın seks isterse veya bunu gösterirse partnerin kadın hakkında ne düşünebileceği,
  • canının acıyacağı korkusu veya şüphesi,
  • çevrenin baskısı ve düşünceleri,
  • ahlaksal ve dinsel yasaklamalar,
  • aile baskısı ve yetişme tarzı,
  • fiziki olmayan nedenler arasında, eşle anlaşmazlık (uyumsuzluk) çok görülen bir nedendir,
  • depresyon,
  • partnere güvenmeme,
  • erkek partnerin erken boşalması,
  • ilişki sırasında acı duyma veya kuruluk
  • cinsel ilişkiye zorlanmak,
  • taciz veya tecavüz yaşamak,
  • fiziki olarak hormonal bozukluklar,
  • çeşitli hastalıklar,
  • ilaçların yan etkileri bulunmaktadır,
  • hayatın ileri yıllarında (ileri yaşlarda) bir ölçüde azalır.
Cinsel isteği olmayan kadın var mıdır?
Normal hormon yapısına sahip her kadında cinsel istek vardır,cinsel isteksizlik veya zevk alamama veya orgazm olamama gibi şikayetlerle baş vuran kadınların yapılan tetkiklerinde de görülmüştür ki ancak bunların %1'inin gerçekten bedensel problemi vardır. Geri kalan %99'luk kesimin problemi tamamen psikolojiktir.
Cinsel isteksizlik, zevk alamama veya orgazm olamama düzeltilebilir mi?(eğer bedensel bir neden yoksa)
Evet, gerekli zaman ve maddiyat sağlandıktan sonra problemi düzeltilemeyecek kadın yoktur, her kadına istek duyması, ilişkiden zevk alması veya orgazm olması öğretilebilinir.
Ne kadar zamanda düzelir bu sorun?
Sorunun düzelmesi kişiden kişiye göre farklılık gösterir, yetiştirilme tarzı, işi, eşi içinde bulunduğu ortamlara göre bu çok çok değişiklikler gösterir.
Bedensel sorun olup olmadığı nasıl anlaşılır?
  • Yapılacak basit bir jinekolojik muayene ve bir kaç hormon tahlili her zaman fazlasıyla yeterli olmaktadır.
  • Cinsel isteksizliği, zevk alamamayı ve orgazm olamamayı isterseniz farklı sosyal gruplarda inceleyelim;
  • Bekarlarda; en büyük korku kızlık zarının zarar görmesi veya acımasıdır,
  • aile baskısı da çok çok önemlidir (bununla ilgili açıklama ileride vardır)
  • Gebe kalma korkusu da önemli bir yer teşkil eder.
  • Partnerin sizi kötü kadın olarak görüp görmeyeceği düşüncesi de önemlidir tabii ki, toplumsal baskılar vazgeçilemez bir istek yok edicidir.
Bu yüzden bir çok genç kız ya cinsel arzularını baskılar yada mastürbasyona yönelir. Mastürbasyonda zara zarar vermez, gebe kalamaz,günah işlememiş, ailesini üzmemiş olur ve ailesindeki erkekleri başka bir erkekle aldatmamış olur, çünkü o yaşlarda sevgi farkı ayırt edilemez, partnere sevgi duyarsa ailesine vereceği sevgiden çalıyormuş gibi hissedebilir bazen genç kızlarımız.
Evli kadınlarda; evli kadınlar uzaydan mı geliyor hayır onlarda yıllarca bunları yaşayarak yada yaşatılarak büyüyorlar ve bu hisler bir alışkanlık haline geliyor, daha sonra evleniyorlar.
Evlilikte sosyal uyumsuzluk,koca ile olan sorunlar ve maddi sıkıntılar isteksizliği yaratabiliyor veya arttırabiliyor. Sizi döven,sevmeyen veya aşağılayıp kötü davranan birisiyle sevişmek için istek duyabilir misiniz? Bir çok kadın aile evindeki baskıdan sıkıntılı hayattan kurtulmak için evlenir ve koca evinde daha fazla baskı ile karşılaşır.
Korunmayı kabul etmeyen çok çocuk sahibi olmayı erkeklik gibi gören kocalar yüzünden gebe kalma ve kürtaj olma korkusu yaşayan bir kadın nasıl cinsellik duyabilir ki.
Adatılmak ta kadında cinsel soğukluk (cinsel isteksizlik) yaratır.
Ayrıca seksi kadının bir vazifesi, erkeğe vermesi gereken bir hizmet olarak gören bazı erkekler yeterli veya hiç uyarı sağlamadan kadınla ilişkiye girmektedirler buda kadına acı verir ve cinsellikten soğutur.
Yukarıda yetiştirme tarzı demiştik; düşünün küçük bir kız çocuğusunuz dünyadaki en önemli varlıklar anneniz ve babanız, onlar olmadan yaşayamazsınız, onların sevgisi ve ilgisi sizin için hayatta en önemli şey; anne ve babanız veya aile çevresi size söyle bir mesaj veriyorlar daha doğrusu pırıl pırıl daha boş sayılabilecek bir hafızaya şöyle bir şifre, işletim sistemi koyuyorlar;
bizim kızımız canımızdır, bizi hiç üzmez, biz ona çok güveniriz, asla bizi üzecek hiç bir şey yapmaz. İleri yaşlarda ara sıra mesaj tazelenir, yenilenir, ben kızıma güvenirim, başka kızlar gibi değildir, doğruyu bizi neyin üzeceğini bilir.
Tamam ana mesaj verildi,yani işletme programı beyne konuldu,anne baba üzülmeyecek,onları üzecek bir şey yapmayacaksınız,onlar üzülürlerse sizi sevmezler sizde onların sevgisi ilgisi olmadan yaşayamazsınız.Şimdide işletme programının alt şifrelerini koyalım;
  • iyi kızlar erkeklerle beraber olmazlar,
  • aile şerefimiz çok önemlidir,
  • konu komşu ne der?
kızımın bakire olmadığını duyacağıma öleyim daha iyi (bu çok yaygındır, üniversite düzeyinde yaptığım anket çalışmalarında genç kızlara sorulan eğer aileniz bakire olmadığınızı bilse ne olurdu sözüne verilen ilk cevap;
''kalp krizi geçirip ölürlerdi her halde''
ikinci cevap;''beni evden atarlardı''
üçüncü sıklıkta verilen cevap ise;''beni öldürürler''olmuştu.
Programlama şöyle devam eder; çevreden ve televizyonlardan verilen haberlerle alt yapı kuvvetlendirilir, mesela şöyle; Ayşe hanımın kızı şöyle yapmış, ailesi kahroluyormuş, babasına felç gelmiş veya kalp krizi geçirmiş. Televizyondan ise ,bak aile sözü dinlemeyen kızların sonu budur gibi mesajlar verilir.
Üçüncü aşamadaki programlama: sen iyi bir kızsın (cinsellik isteyen veya yaşayanlar kötüdür) beyaz gelinlikle evlenecek, çocuk doğuracaksın. -kadının görevi eşine hizmet ve çocuk doğurmaktır, iyi kadınlar bunu yapar, kötülerin ise hayatlarını yaşama hakkı vardır.
Daha ağır olarak eğer ki onların istemediği şeyleri yapmaya yönelirseniz size soğuk davranıp sevgilerini kısarlar ve siz dünya bu şekilde yaşanamaz zannedersiniz, küçükken ben annem ve babam olmadan hayatta kalamayacağımı -hiç bir zaman için-ve eğer onlar beni sevmezlerse hayatımın biteceğini zannederdim ki, bu bütün çocuklarda böyledir.
Bir de kız çocuklarının babaya olan sevgisinin paylaşılması gibi hissettirilir karşı cinse olan ilgisi ve kız çocuğu sanki babasından olan sevgisinden çalıyormuş gibi zanneder eğer bir erkeğe ilgi duyarsa, halbuki ikisi ayrı ayrı hisler ve sevgilerdir.
Arabamızı aynı yere park etmeyi,aynı yere oturmayı bile alışkanlık haline getirmişken yıllarca çocukluğundan itibaren şartlanmış olarak yetiştirilen bir kişinin tamam sen evlendin 25 yıl sana verdiğimiz mesajları, baskıları ve alışkanlıklarını unut, baskıladığın, ayıp, günah olan hislerini, yönlendirdiğin hislerini canlandır ve düzelt, cinselliğini yaşayabilirsin demekle olmuyor bütün bunlar.
Ya bu hisler düzelmiyor yada geri gelmiyor ya da kadın yıllarca alıştığı dost olduğu zararsız olan mastürbasyon alışkanlığından kurtulamıyor, evliliği bambaşka hayal eden erkeğini prensi kendini de pamuk prenses olarak gören kadın gerçek hayatla hele birde erkeğin kaba ve anlayışsız davranışlarıyla karşılaşınca karşı cinsten iyice soğuyor ve cinselliği ya hiç yaşamıyor ve hissetmiyor yada mastürbasyonla yaşayıp ilişkiden zevk almıyor. Mastürbasyon hayal gücünün veya fantezinin sonsuz kullanımı ile gerçekleşir,kişi bu sırada kendisini ve karşıdakini dilediği gibi düşünür ve sonsuz bir güce sahip olur, bu yüzden de hiç bir cinsel eylem bu sınırsızlıkta ve mükemmellikte gerçekleşmez. Bu da cinsel eylemlerde bazen hayal kırıklığı yaratabilir.Kadın alıştığı bu düzenin dışına çıkıp normal cinsellikten zevk alamaz.
Kadında orgazm nedir?
Teknik terimleri bırakıp gerçekçi olalım. Kadın orgazmı erkekten çok çok farklıdır. Erkekteki gibi orgazm ile gelen bir sıvı görsel bir olay yoktur kadın orgazmında. Ve bu her kadından kadına çok çok farklılık gösterir.
KADIN İÇİN ORGAZM TANIMI: ''Yaşadığınız bir cinsel eylem veya ilişki bittikten sonra gergin kalmıyorsanız, boğazınızda yutamadığınız bir lokma varmış gibi hissetmiyorsanız, kendiniz mutlu ve rahat hissediyorsanız ve sizin için yeterliyse siz orgazm olmuşsunuz demektir.''
Bırakınız başkaları ne derlerse desinler, ne yazılırsa yazılsın fark etmez, mühim olan sizin gerçeğinizdir.
Peki bunları yaşayamayan yada hissedemeyenler ne yapacaklar?
Erişkin kişilerde bunu kendi kendine çözümü çok zordur, en basit ve kolay yolu destek almaktır.
Nereye başvurup destek alabilirler?
Bir seksüel terapi merkezine başvurup destek alıp tedavi olabilirler.
Yani tedavisi vardır ve bu durum düzeltilebilinir mi?
Evet tedavisi vardır, gerekli koşullar sağlandıktan sonra her türlü sıkıntı gibi buda düzeltilir, kişinin cinsel istek duyması, veya cinsel ilişkiden zevk alması veya orgazm olması öğretilir.
Bu konuda çok sıkıntılı hasta var mı?
Maalesef Türkiye koşullarında bu kadınlarımız içinde sıkça yaşanan bir durum.
Mühim olan kadın olmaktan utanmamaktır, cinsellikten utanmamaktır.
Hayat güzeldir, kadın olmak ayrıcalıktır.
Güzelliği ayrıcalıklı olarak yaşamanın keyfini çıkarın!

0 yorum:

Cinsel Korkular

Cinsel Korkular 

Normal şartlar altında insanın cinsel dürtüsü doğal ve normaldir, eğer bir dış etken veya düşünce ile şekillendirilmemişse daha evvel hiç cinsel ilişki kurmamış veya cinsel yaklaşımı olmamış kişi günü geldiğinde bir bebeğin yürümesi gibi sağlıklı bir şekilde cinselliğini yaşar, bu hem kadın hem erkek için böyledir. Başarılı ve doyurucu bir cinsellik yaşanır. Vajina ve penis tamamen birbirlerini bulmak ve iç içe geçmek üzere kodlanmıştır. Mesela uçak kazası sonrası ıssız bir adaya farklı zamanlarda bir kız çocuğu ve erkek çocuğu düştü ve orada büyüdüler varsayalım, başka hiç bir insan yok, sadece hayvanların cinsel yaşantılarını görebildiler, onlar büyüdüklerinde doğal bir süreçte cinsellik yaşayacaklardır belkide hepimizden daha iyi ve doyurucu bir şekilde. İnsanın doğal dürtülerinden biri olan cinsel istek, normal koşullarda, bir uyarıcıyla karşılaştığında kendiliğinden ortaya çıkar ve herhangi bir engele takılmadığı takdirde orgazmla sonuçlanır. Doğal ve sağlıklı bir cinsellik kişinin hiç bir iç yasaklanma duymaksızın cinsel heyecana kendini bırakabilme yetisidir.
Doğa çok hassas bir sistemdir, duygusal yapımız bu sistemin en hassas noktalarından biridir ve sağlıklı yetişmemiş bireylerde diğerlerine göre daha da kolay bozulabilir.
Cinsellik doğal bir içgüdüdür ama yaşadığımız toplumsal hayatta bazı psikolojik koşulları- şartları vardır. Bu şartlar oluşmadığında en doğal ve çekici uyarılar bile cinsel istek oluşturmayacak ve hatta olanlar bile kaybolacaktır. Bunların eksikliği, insan bedeninde, cinsel ilişki için gerekli olan fiziksel dönüşümlerin gerçekleşmesini önleyecektir. Gene sosyal yapılanma içerisinde temel dürtülerimize müdahale eden, bunları düzenleyen, kontrol eden ikincil dürtülerimiz vardır. Gene normal şartlarda bu ikincil dürtülerimiz yaşam içerisinde şekillenerek doğru cinsellik yaşamamızı sağlar. Yani yere, zamana, kişiye, kanuna, kurallara uygun şekilde)Eğer bu dürtüler doğru şekilde şekillenmediyse yanlış şekillenir. Bu yanlışlık toplumsal yaşamda doğal cinselliğin bazı yanlış kurallara göre bastırılmış olmasından kaynaklanmakta ve insanın haz duyma kapasitesini sınırlamaktadır. Bu ikincil dürtülerin en iyi örneği "korku" dur.

Korkuyla ve cinsel ilişki birbirine ters düşer. Ani bir korku insan vücudunda adrenalin salgılanmasına yol açar. Bu madde, insana tehlikeye karşı koyabilmesi için gerekli olan enerjiyi sağlar ama cinsel isteği de söndürür.
Normal korku; Her canlı, birey olarak varlığını tehdit eden ya da tehdit riski taşıyan varlık ve durumlardan içgüdüsel olarak kaçınır. İnsan bilincinde bu kaçınma, korku olarak algılanmaktadır. Korku bu haliyle, kişinin varlığını, yaşamını sürdürmesine hizmet eden savunma sistemlerinin bir ön-uyarı mekanizmasıdır ve yaşamın sürdürülebilmesi için gereklidir.
Korkuların sınırları vardır bu sınırlar geçilirse her şey tepe taklak olur.
Korkunun, "kontrolden çıkması", yaşamın sürdürülmesi için gerekli olan bir ön-uyarı sistemiyle uyum sağlanamaması anlamındadır. Kişi, o korkunun, onu kaçınmaya zorladığı durumlardan kaçınmayı sağlayamaz ya da bu kaçınma, onu duygusal olarak rahatlatmaz. Yine endişe ve korku içindedir ve bu anksiyete onun günlük yaşamını istediği tarzda sürdürmesine olanak vermez. Onun, sanki kendi dışında işleyen bir mekanizma gibi, kendi istencine hükmeden bir dış güç gibi işlev görür. Bu haliyle, yaşama hizmet eden korku, yaşama karşı olan fobiye dönüşür.
Nereden gelirse gelsin, kaynağı ne olursa olsun, aşırı korku, şiddetli sıkıntı ve kaygı duyguları, insanları cinsel uyarılara karşı genellikle duyarsızlaştırır. Çocukluk yıllarında veya ergenlik döneminde herhangi bir nedenden ötürü karşı cinse karşı korku beslemiş bir kişi cinsel yaşamında büyük bir olasılıkla başarılı olamayacaktır.

0 yorum:

Erken Boşalmaya Sebep Olan Durumlar

  • Ailenin ve toplumun cinselliğe bakış tarzı,
  • Aşırı tutucu ailelerde dindar yetiştirme isteğinin kişinin üzerinde kurduğu baskı ve suçluluk,
  • Cinsel açıdan baskı altında yetişme,
  • Yanlış kaynaklardan alınan eksik cinsel bilgiler, mitler (yanlış inanışlar),
  • Cinsellikle ilgili gerçekçi olmayan beklentiler,
  • Sertleşmiş penise verilen orantısız anlam yükleme,
  • Aşırı cinsel isteğin verdiği gerginliğe bağlı,
  • Cinsel ilişki  konusunda tecrübesizliğe bağlı,
  • Gençlik yıllarında uygunsuz ortamlarda yapılan mastürbasyonlar,
  • Cinsel ilişki için gerekli ortam ve koşulların sağlanamaması,
  • Cinsel yolla bulaşan bir hastalık kapma korkusu,
  • Partnerini hamile bırakma korkusu,
  • Günah işleme veya suçluluk duygusu,
  • Yorgunluk ve sıkkınlık, kızgınlık ve tedirginliğe sebep olan stres faktörlerine bağlı,
  • Anne baba arasındaki olumsuz ilişki biçiminin etkisi,
  • Erken yaşlarda  -yaşanmış travmatik durumlar,
  • Uyarılma eşiğinin yüksek olması (Penil hipersensitivite),
  • kişilik örüntüsünün etkisine bağlı oluşabilir (narsisistik, sizoid, borderline vs.),
  • Nevrotik kişilik özellikleri (Kastrasyon anksiyetesi),
  • Çocukluk dönemi  Psikolojik Gelişimsel problemlere bağlı Erişkinlikte yaşanan bağlanma ve Yakınlaşma sorunları,
  • Çocukluk dönemi Psikolojik Gelişimsel  problemlere  bağlı Erişkinlikte Hissedilen  Ayrılık anksiyetesine bağlı,
  • Bilinçdışında  yatan cinsel ilişki ile ilgili olumsuz düşünceler (ayrılık anxietesi,superego anxietesi,ödipal anxiete vs.),
  • Başkaları tarafından mahrem yerlerinin keşfedilme korkusu,
  • Kadına karşı isteksizlik,
  • Cinsel İlişki sırasında partnerinin vajinasını aşamayağı korkusu,
  • Travmatik olarak yaşanılan cinsel deneyim, Cinsel istismara maruz kalma,
  • Evlenme,
  • Evlilik öncesi ve vvlilik dışı ilişkiler (Para karşılığı kurulan ilişkiler veya genelev alışkanlığı),
  • Eşler arasındaki iletişim problemleri, uyumsuzluk  ve çatışma,
  • Cinsel uyarım eksikliği,
  • Eşine aşırı ilgi, aşırı bağlılık ve bağımlılık, patolojik sevgi,
  • Eşi ile cinsel iletişim eksikliği,
  • Eşinin  cinsel sorununun olması,
  • Eşini hayal kırıklığına uğratma korkusu ve mükemmel erkek olmayacağı korkusuna bağlı performans anksiyetesi,
  • Eşinin cinsel ilişki korkusu ve isteksizliği, buna bağlı ilişkiye kendini verememesi,
  • Fiziksel veya psikiyatrik hastalıklar,
  • Narkotik veya antipsikotik tedavinin aniden kesilmesi,
  • Yüksek alkol ve ilaç kullanımı,
  • Prostatit,  üretrit vs. hastalıklar,
  • T12-L1 düzeyindeki nörolojik yaralanmalar,
  • Vs…

0 yorum:

Erken Boşalıyorum Ne Yapmalıyım?

Erken boşalmayı geciktiren cinsel pozisyonları kullanma - (Erken boşalıyorum ne yapmalıyım?)
Cinsel birleşme sırasında erkeğin pozisyonunda boşalma üzerine etkisi vardır. Klasik cinsel birleşme pozisyonu (erkeğin üste olduğu durum) boşalmanın geciktirilmesi için doğru bir pozisyon değildir. Erkeğin daha rahat olduğu, kolay gevşeyebildiği, odaklanmanın daha rahat olduğu  ve efor harcamadığı pozisyon olan; kadını kucağına aldığı veya sırt üstü yerde yattığı pozisyonda erkek boşalmasını daha rahat kontrol edebilir. Ayrıca bu pozisyonlarda kadınlar daha hızlı ve rahat orgazma ulaşabilirler.

0 yorum:

Erken Boşalmanın Belirtileri

Cinsel ilişki sırasında boşalmanın küçük cinsel uyarılar etkisiyle kontrolsüz ve istem dışı meydana gelmesidir. Cinsel tatminin yetersiz olması, utanç ve hayal kırıklığı hissi yaşanması erken boşalmanın en temel belirtilerindendir.
Temel belirtiler aşağıdakiler olarak sıralanabilir.
  • Kontrolsüz (İstemsiz) bir şekilde boşalma,
  • Cinsel tatminde azalma,
  • Suçluluk hissi,
  • Cinsel birleşmenin ansızın son bulacağı kaygısı,
  • Cinsel ilişkiye aşırı önem verme,
  • Cinsel ilişki öncesinde, cinsel ilişki sırasında ve cinsel ilişki sonrasında gerginlik yaşanması,
  • Cinsel ilişkiden sonra utanç duyma,
  • Hayal kırıklığı hissi,
  • Ana yoğunlaşamama,
  • Zamanla meydana gelen cinsel isteksizlik,
  • İlk boşalmadan sonra ikinci cinsel birleşme için ısrarcı olma,
  • Cinsel performansa büyük anlamlar yükleme.

0 yorum:

Neden Erken Boşalıyorum?

Çoğu erkek, erkekliğini kendine ve partnerine gösterme paniği içerisinde, soluk soluğa bir telaşla cinsel  ilişki içerisindeyken;

eşimle güzel, hoş, zevk  verici paylaşımı yaşayayım;
bu paylaşım anının sakince tadını çıkarayım;
bu zevkli anın sürmesi için mutluluk içinde yoğunlaşmayı  yaşayayım;
eşimin vücudunu, tenini, ruhunu hissedeyim  hissiyatı içerisinde (kişiye özel birçok sebepten) olamamaktadır.
Ve böylece ister istemez erken boşalma ile ilgili problem yaşanmaktadır. Erken boşalacağım kaygısı oluşmaktadır. Erken boşalma da sorun erkeğin cinsel organların işlevselliği ilgili değil, cinsel ilişki sırasında çeşitli sebeblere bağlı oluşan olumsuz duygu, düşünce ve ona bağlı ortaya çıkan davranışlar sonucunda ERKEN BOŞALMA ortaya çıkmaktadır.

0 yorum:

Kadın ve erkek ilişki sürelerini uzatmak için

Kadın ve erkek ilişki sürelerini uzatmak için...
Erkeğin erken boşalmasını engellemek için çeşitli yöntemler uygulanmaktadır.Cinsel İlişki Sürelerini Uzatmak
Genelde kişiler önce bunları kendileri denemekte başarılı olamayınca hayal kırıklığına uğramakta, panik olmaktadırlar bu sorunun çözümü bir uzmandan destek almaktır. Hatta bu hayal kırıklıkları giderek bir sertleşme sorunu halinide almaktadır. Erken boşalan kişi, partnerine yeterli olamamanın sıkıntısı ile seksten uzaklaşmakta ve sertleşmede sorun yaşayabilmektedir. Evlilikler yıkılmakta, ciddi psikiyatrik sistemli bir uygulama, eşler arası ve doktorunuz veya seks terapistiniz ile uyumlu  çalışma gereklidir ve eğer düzenli uygulanırsa çok kısa sürede bu sorun ortadan kalmaktadır. 

Biz bu konuda profesyonel destek almanızı, bir seks terapi merkezine kendiniz veya eşinizle beraber baş vurarak bu sorunu daha kısa sürede çözmenizi öneririz. İlaçlarla veya geciktirici spreylerle bu sorunlar çözülmez sadece büyür. İlaçlar yan etkileri olarak da cinsel isteksizlik yapacaklar ve ruhsal durumunuz daha da bozulacaktır. Bu konu bir gerçektir ve bundan utanılmaz. Ve her gün bu konu ile ilgili bir çok kişi doktorlara başvurmaktadır. Hepside sorunun çözümünü sağlayıp huzur güven ve mutlulukla sağlıklı bir cinsel yaşantıya kavuşmaktadırlar. bu sorun kesinlikle çözülmektedir. Hayat çok güzel ve önümüzde, ve sizin bulunduğunuz yer olmak istediğiniz yer, eğer bundan mutlu değilseniz çaba gösterin ve değiştirin.

Bedel (maddi-manevi) ödenmeden hiç bir şeye sahip olunmaz. Bu yüzden böyle bir sorununuz varsa en yakın doktora başvurunuz. Sizde kendinize saygı duyun, hayatınızı dolu dolu yaşayın. Cinsellik hayatın temelidir ve de gereklidir, öyleyse doya doya ve gururla yaşayın, çözümü çok basit olan bir erken boşalma için kendinizi üzmeyin. Karar verin, çözüme ve mutluluğa ulaşın.

Hayat kalitenizi yükseltin!!
Not: Bazı hastalarımız daha evvel erken boşalma sorunları olmadığını ama yaşları ilerledikten sonra bu sorunun ortaya çıktığını söyleyip bunun nasıl olduğunu sormaktadırlar, onların erken boşalma sorunu her zaman vardı, farkında değildiler, gençken ilk ilişkide erken boşalıp hemen kısa sürede ikinci ilişkiye hazır hale geldiklerinden ve de doğal olarak ikinci ilişkide doygunluk fazla olduğundan boşalma daha geç oluyordu ve dolayısıyla bunu telafi edebiliyorlar ve de partnerleri tatmin oluyordu ve ortada sorun olmuyordu, yaş ilerledikçe cinsel güç azaldığından artık gün içinde daha az sayıda veya tek sefer ilişki kurabiliyorlar ve de dolayısıyla ilişkinin kalitesi ve süresi önemli hale geliyor. Böylece de erken boşalma sorunu ortaya çıkıyor.

0 yorum:

Erken Boşalma Nedenleri

Erken Boşalma Nedenleri 
Erken boşalma sorunlu vakaların yüzde birinden az kısmı bedensel bir takım sorunlara dayanmakta geri kalan ve neredeyse bütünü oluşturan büyük çoğunluğu bedensel değil psikolojiktir,kontrol etmeyi bilmemekten oluşur ve kısa sürede düzeltilir, nedir bu nedenler? - yaptığımız çalışmalar sonucu en yaygın olarak rastlanılan konu gençlik çağlarında yapılan masturbasyonlardır, yakalanma korkusu ve aşırı heyecan ile yapılan bu mastürbasyonlar da en önemli şey bir an önce boşalıp o hazzı yakalamak ve yakalanmamaktı.
  • Ve erken boşalmanın önemli olduğunun kabul edildiği bazı gençlik yılları da vardır, bu yıllarda tıpkı uzağa işemek, organ büyüklüğü yarışması yada ilk orgazma ulaşan kişiyi bulmak için mastürbasyon yarışmaları yapılırdı, ve bu yarışmayı kazanan kişi kahraman, imrenilen kişi olurdu.
  • Gençlik yıllarında, sık sık, birden fazla orgazm olup sertleşme sağlanıldığından boşalmanın geciktirilmesi akla bile gelmemiştir,ve amaç sadece en erken şekilde boşalıp rahatlamaktır cinsel açıdan ailevi baskı altında yetişmiş veya diğer faktörler neticesi evlilik öncesi ilişki yaşayamamış veya masturbasyon yapamamış kişilerdeki aşırı duygu birikimine bağlı erken boşalma görülebilir.
  • Baba veya otorite baskısı altında büyümüş, fiziksel olarak gelişmiş ama duygusal bazda
  • Bilinç altında hala çocuk olarak kalmış kişiliklerde.
  • Partnere aşırı ilgi, bağlılık ve sevgi heyecanı arttırıp erken boşalmaya neden olabilir.
  • Uzun süren cinsel perhizler sonrası kurulan ilişkilerde de erken boşalma görülebilir.
  • Para karşılığı kurulan ilişkilerde tıpkı masturbasyon gibi yalnız olarak tek taraflı hazza yönelik duygular içerdiğinden orgazm zamanlaması gibi bir sorun ortada yoktur, gene amaç boşalıp rahatlamaktır.
Uyumsuzluk; olaya seksüel paylaşım gerektiren, önem verilen başka bir kişi katılınca ortaya çıkmakta ve o zaman anlaşılmaktadır. Erken boşalma cinsel sıkıntılar içinde en kolay çözüme ulaştırılan ve başarı olduğumuz konu olup gerekli olan kişinin önerileri düzenli uygulaması ve terapi aldığı hekimi ile uyumlu çalışmasıdır. Çözümde verdiğimiz cinsel eğitim ve öneriler bir çok kişinin aslında bilebildiği veya bilinçsizce yaptığı şeyler olup burada önemli olan belirli bir düzen ve sürede uygulanmasıdır. Bir saatin çarklardan oluştuğunu hepimiz biliriz ama sökülen bir saatin çarklarını uygun olarak yerleştirmeyi ancak bilen birisi yapabilir, bunu içinde profesyonel destek almaktan çekinmeyiniz. Boşalmayı kontrol etmek tıpkı bisiklete binmek gibidir, öğrenene kadar sıkıntı çekebilirsiniz ama bir kez öğrendiniz mi bir daha unutmazsınız, çok uzun ara verip tekrar bindiğiniz zaman başlangıçta belki kısa bir süre yalpalar ama tekrar eski halinize dönersiniz.

Boşalma bir ateşleme mekanizması olup başladığı zaman hiç kimse hiçbir yolla onu bastıramaz, geciktiremez, denetim altında tutamaz. Yapmamız gereken şey ateşlenme noktasına gelmeden sistemi yavaşlatmak, durdurmak veya kontrol altına almaktır. Cinsellikte en önemli şeyin uyum olduğunu söylemiştik, orgazm zamanlaması da (gerek erkeğin erken orgazmı, gerekse kadının geç orgazmı) temelde çiftlerin karşılıklı olarak düzeltmeleriyle ilgili bir konudur. Nasıl ki erkeğin yaklaşımı ve sevecenliği ve de tavrı ile kadın orgazmı öne alınabilinirse, kadının yardımıyla, eşlerin her ikisi de isterse, pratik olarak her erkeğin orgazmının geciktirilebilineceği bilinmelidir.

0 yorum:

Erken Boşalma Nedir?

Erken Boşalma Nedir? 

Erken boşalma, her ne kadar bir cinsel problem veya yetersizlik gibi görülse de bir problem olmayıp bir cinsel uyumsuzluktur. Cinsel ilişkide en önemli şey uyumdur. Bu yüzden de gerçek anlamda ortada bir erken boşalma sorunu olmayıp erkeğin kadının orgazmından önce veya ona ruhen yetecek kadar beraber olamadan boşalması bir cinsel uyumsuzluk ortaya çıkaracaktır.

# O halde erken boşalma diye adlandırılan sıkıntı bir cinsel yetersizlik değil, sadece çözülmesi gereken bir sorundur, ve çözümü de basittir. Bir partneriniz sizinle kurduğu ilişkide siz boşalmadan orgazma ulaşabilir, diğeri ise daha geç orgazm oluyordur ve siz ondan önce boşalabilirsiniz. Bu durumda kime  veya neye göre erken boşalıyorsunuz. Böyle olunca bu tamamen karşı tarafla uyum sorunu olup bir yetersizlik değildir, ama var olan uyumsuzluğu da ortadan kaldırmak gerekir. Tabii ki bu konuda yapılan çalışmalar ve istatistikler vardır ve ortalamalar alınarak çıkarılan sonuçlar genel değerler olarak kabul edilebilinir.

Buna göre erken boşalma sınıflandırması aşağıdaki gibidir:
  1. penis vajina ya girmeden önce boşalma olursa: ileri derecede erken boşalma,
  2. penis vajina da iken 1 dakika veya daha altı zamanda boşalma: orta derece erken boşalma,
  3. penis vajinada iken 1 ila beş dakika arası boşalma: erken boşalma olarak kabul edilir.
Bu koşullar altında normal ilişki süresini penis vajinada iken en az 5 dakika ve üstü olarak kabul ediyoruz, ideali 5 ila 15 dakika arasıdır ama bu dediğimiz gibi çiftlere bağlı, siz erken boşalabilirsiniz veya partneriniz geç boşalabilir bu bir uyum sorunudur.

0 yorum:

Cinsel Hastalıklar

Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar  

Cinsel Yolla bulaşan hastalıklar sizin de sorununuz. Önleminizi alın!

Cinsel yolla bulaşan hastalıklar yalnız "diğer" insanların hastalığı değildir. Böyle düşünürsek, yakalanma ihtimalimiz daha da artar. Bu hastalıklar kadın ve erkekleri, doğacak çocuklarını ve yakın çevrelerini etkiler. Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan uzak durmak için bu hastalıkların neler olduğunu, nasıl korunulacağını ve belirtilerini bilmek gereklidir.

Cinsel yolla bulaşan hastalıklar, kadınlara erkeklerden daha fazla etki yapar. Bu hastalıkların çoğu tedavi edilebilir. Tedavi edilmediklerinde ise, kısırlıktan ölüme dek pek çok olumsuz sonuca yol açabilirler. Anne karnındaki bebekler ya da yeni doğmuş çocuklar için de tehlike oluştururlar.

Cinsel yolla bulaşan hastalıklar nelerdir?
Sık görülen cinsel yolla bulaşan hastalıklar:

Gonore (Bel soğukluğu):
Erkeklerde sık ve yanmalı idrar yapma ve akıntı; kadınlarda akıntı, adet düzensizliği, sık ve yanmalı idrara çıkma belirtileriyle tanınır.
Cinsel yolla bulaşan hastalıkların en sık rastlanılanıdır. Karın içi iltihaplarına, kısırlığa ve üreme organlarında apselere neden olur. Gebe kadında, doğum kanalından bebeğe bulaşabilir. Yeni doğan bebekte körlük, zatürree gibi hastalıklara yol açar. Hastalık bulaştıktan 2-3 hafta sonra belirtiler başlar. Tedavisi kolay bir hastalıktır.
Sifiliz (Frengi):
Bütün vücudu etkileyen bir hastalıktır. Erken fark edildiğinde tedavi edilebilir. Annede varsa bebeğe de geçebilir. Hastalığı yapan etkenin vücuda giriş yerinde şişkin ve ağrısız bir yara ile kendini belli eder. Tedavi edilmeyip ilerlerse,sinir sistemine zarar vererek körlüğe ya da sağırlığa yol açar. Kalp kasına zarar vererek kalp hastalıklarına neden olur. Vücudun çeşitli yerlerinde tümör oluşumuna ve ölüme neden olabilir.
Şankroid (Yumuşak Çıban):
Üreme organlarında ağrılı yaralarla kendini belli eder. Genellikle yaraya yakın kasıkta oluşan şişlikler zamanla büyür ve içindeki iltihap akar. Tedavisi kolaydır.
Klamidya:
Kadınlarda sarı köpüklü bir akıntı ile kendini belli eder. Erkeklerde yanmalı idrara çıkma ve sarı akıntı ile belli olur. Kadınlarda karın içinde yaygın iltihaplanmalara yol açar. Bu durum kısırlığa, üreme organlarında apselere neden olur. Gebe kadınlarda yüksek ateş, düşük ve ölü doğuma yol açar. Doğum sırasında bebek, annenin doğum kanalından mikrobu alabilir ve akciğerlerinde ya da gözlerinde iltihaplar oluşabilir. Tedavisi kolaydır.
Trichomonas:
Yeşil ve kötü kokulu bir akıntı ile belli olan bir hastalıktır. Kadında tüplerde iltihaplanmaya neden olarak geçici kısırlığa yol açabilir. Tedavisi kolaydır.
Herpes (Genital uçuk):
Üreme organlarında kaşıntılı ve ağrılı, uçuk şeklinde sivilceler görülür ve bunlar çok ağrılı yaralara dönüşür. Kendiliğinden iyileşir, ancak tekrarlar. Tedavisi zordur. İdrar yollarında hastalıklara, menenjite, kadınlarda rahim ağzı kanseri ve düşüklere neden olur. Bebek doğarken, doğum kanalından hastalığı alabilir. Gözleri, deriyi ve sinir sistemini etkiler, bebek ölümüne yol açabilir.
Üreme organı siğilleri ve deri kabarıklıkları (HPV - Human Pappilloma Virüsü):
Dış üreme organlarında, haznede, makat ve idrar kanalının dışa yakın kısımlarında görülen, ağrısız, karnı bahar görünümünde et kümeleri belirtisi taşır. Tedavisi mümkün, ancak zordur. Tedavisi edilmezse kümeler büyüyerek çevre organlara zarar verir. Doğum yolunu, idrar kanalını, makatı tıkayabilir. Doğum sırasında anneden bebeğe bulaşabilir ve bebeğin solunum yolunda siğiller oluşarak solunum sıkıntısına yol açabilir.
Hepatit B:
Su ve besinlerle bulaşan sarılık tipleri olduğu gibi kan ürünleriyle ve cinsel temasla geçen sarılık türleri de vardır. Hepatit B bunlardan biridir. Karaciğerde büyüme ve hassaslık, idrar renginde koyulaşma ve sarılık, ateş, kusma gibi belirtileri vardır. Hastalığın salgın olduğu yerlerde aşı yapılabilir. Karaciğer iltihabı,siroz, karaciğerde kanser ve ölüme neden olabilir. Kesin tedavisi yoktur. Vücudu güçlendirici tedavi, hastalığın zararını azaltır.
HIV-AİDS:
Cinsel yolla bulaşan virüslerden biridir. HIV taşıyan kanla veya kana temas etmiş araçlar yoluyla da bir insandan diğerine geçebilir. Anneden bebeğe, hamilelik döneminde, doğum sırasında ya da sütle bulaşabilir. HIV vücuda girdikten 3 ay sonra ELISA testi ile saptanır. İnsana bulaşan HIV virüsü bazen hiç hastalık yapmayabilir. Ancak virüsü taşıyanlar başkalarına bulaştırabilir.
HIV 'in neden olduğu hastalığa AIDS denmektedir. AIDS, tedavisi olmayan bir hastalıktır. Vücudun mikroplara karşı korunma sistemini bozarak bütün vücudu etkiler ve başka hastalıkların oluşmasına neden olur. HIV vücuda girdikten 5-10 yıl sonra ortaya çıkabilir. Hastalığın çıkma belirtileri arasında sürekli halsizlik, nedeni bilinmeyen uzun süreli ateş, kilo kaybı, gece terlemeleri, cinsel organlarda uzun süreli yaralar ve tedavi ile geçmeyen mantarlar, zatürree sayılabilir. Vücudu güçlendiren tedavilerle hastanın yaşamı uzatılır.
HIV, virüsü taşıyan kişinin kullandığı klozet, bardak ya da çatıl, kaşık ile bulaşmaz. Virüs, tokalaşma, kucaklaşma, öpme ile bulaşmaz. Ancak ağız ağıza öpüşmede kanamaya yol açacak sert öpüşmeler, ağızdaki yaralar, diş fırçalanması sırasında diş etlerinin kanamış olması bulaşmaya neden olabilir.
HIV virüsü sivrisinek ya da böcekler vasıtası ile insanlara bulaşamaz. HIV virüsü, tükürük, gözyaşı, ter aksırık, öksürük, idrar ve dışkıyla bulaşmaz.
Bulaşma yolları
En sık görülen bulaşma yolu, korunmasız cinsel ilişkilerdir.
Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunabilmek için, ne şekillerde bulaştıklarını ve güvenli cinselliğin ne olduğunu bilmek gerekir. Cinsel ilişki sırasında, erkeğin penisinin veya kadının salgısının (hazne sıvısının) diğer eşin ağzı, vajinası veya anüsüyle teması, bulaşmaya neden olabilir. Kucaklaşma, sarılıp yatma, öpüşme, masaj, elle okşama ve mastürbasyon güvenli yollardır. En güvenli yol vajinal (penis-hazne ilişkisi), anal (arkadan ilişki) ve oral (ağızla) cinsel ilişki sırasında kondom (prezervatif) kullanmaktır.
Penis, vajina (hazne) ile temas ettiğinde, cinsel yolla bulaşan hastalıklar meniden vajina dokusuna veya vajina salgısından penisteki idrar deliğinin uç kısmına bulaşabilir. Vajinada veya peniste yara varsa, bulaşma kan ile vajina dokusuna veya penisteki idrar deliğinin uç kısmına olabilir.
Penisten akan sıvı veya meni ağızla temas ettiğinde, cinsel yolla bulaşan hastalıklara yakalanma ihtimali vardır. Ağızda kanama veya yara varsa, bulaşma ihtimali artar. Aynı şekilde ağız, vajina salgısı ile temas ettiğinde de bulaşma olabilir. Ayrıca ağzın, cinsel organlar ve anüs çevresindeki deri ile temasında parazitler bulaşabilir.
Anal (arkadan) cinsel ilişkide, cinsel yolla bulaşan hastalıklar meniden anüs dokusuna veya anüs dokusundaki kandan penisteki idrar deliğinin uç kısmına geçebilir.
Frengi, Hepatit B ve HIV için diğer bir bulaşma şekli , kan yoluyla bulaşmadır. Hasta kişiden kan nakli, hastayla aynı iğnenin veya aynı tıraş bıçağının kullanılması mikrobun bulaşmasına neden olur. İyi temizlenmemiş manikür-pedikür araçları, diş ve kadın doğum muayenesi araçları da bulaşmaya yol açar.
Korunma Yolları
Cinsel ilişki sırasında cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunmayı sağlayacak tek yöntem kondom (prezervatif) kullanmaktır. Sperm öldürücü krem, köpük ve fitillerin (spermisitler) de bazı mikroplara karşı kısmen koruyuculuğu vardır. Ancak bu maddeler tek başına korunmayı sağlamaz. Eğer spermisitler ve kondom birlikte kullanılırsa korunma oranı artar.
Cinsel ilişkide bulunmamak da bir korunma yolu sayılır.
Frengi, Hepatit B ve HIV için, kanla bulaşma yoluna dikkat edilmeli ve gerek kuaför ve berber salonlarındaki araç gerecin, gerekse eczane ve sağlık kuruluşlarındaki hizmet amaçlı araç gerecin temizliğinden emin olunmalıdır.
Özellikle üreme organlarında meydana gelen yara, bere, sivilce ya da kaşıntıyla oluşan tahrişlerin hemen tedavi edilmesi, bulaşma tehlikesini azaltır.
Korunma yollarından bir diğeri, aşağıdaki belirtileri tanımak ve kişide ya da eşinde görüldüğü taktirde, derhal bir sağlık kuruluşun başvurmaktır. CİNSEL YOLLA BULAŞAN HASTALIĞI OLANLARIN EŞLERİNİN DE MUTLAKA TEDAVİ EDİLMESİ GEREKİR.
Belirtiler:
Erkeklerde;
  • Sık idrara çıkma ve idrarda yanma, ağrı,
  • Penisten idrar sonrası veya sürekli akıntı,
  • Penis yüzeyinde ağrılı ülserler ve kasıklarda elle hissedilen sertlikler.
Kadınlarda;
  • İdrara çıkmada ağrı ve yanma, sık idrara çıkma,
  • Hazneden koyu renkli ve kötü kokulu akıntı,
  • Her iki cinste;
  • Cinsel birleş sırasında ya da cinsel organlarda sürekli ağrı,
  • Sık ölü doğumlar,
  • Üreme organlarında siğiller,
  • Üreme organlarında uçuğa benzer döküntüler, şiddetli ağrı,
  • Makat veya perine (bacakların arasında kalan ve üreme organlarını örten kas dokusu) bölgesinde apseler.
Düzenli aralıklarla tekrarlanan kanser taramaları (kadınlarda pap smear testi), erken teşhis için önemlidir.
Yine çok bulaşıcı olan ve ölüme yol açan Hepatit-B virüsüne karşı aşılanma önemlidir. Her iki cinste de akıntılara dikkat etmek ve görüldüğünde hekime başvurmak gerekir. Erkekte ve kadında koyu renkli ve kokulu akıntılar cinsel yolla bulaşan hastalıkların belirtisidir. Beyaz ve kaşıntılı akıntılar ya da sırf kaşıntı, mantarların belirtisidir.
Cinsel yolla bulaşan hastalıkların bulaşma tehlikesi, eş sayısında artışla birlikte artar. Paralı cinsel ilişkiye girenler, korunmak için daima kondom (prezervatif) kullanmalı ve bulaşmaya yol açacak davranışlardan kaçınmalıdır.

0 yorum:

Cinsel İlişkide Ağrı-Acı

Cinsel İlişki Sırasında Ağrı ve Acı 

Cinsel ilişki sırasında ağrı ve veya acı (ağrılı cinsel ilişki) duyulmasına veya rahatsızlık duymaya tıbbi olarak disparoni adı verilir. Bu ağrı veya acıma vajene giriş sırasında veya girdikten sonra veya penisin hareketi ile vajen girişinde, vajina içinde veya karın içinde hissedilebilir.
Şikayet acıma, yanma, ağrı, karın içinde ağrı, basınç hissi, yırtılma gibi bir his veya rahatsızlık duyma şeklinde olabilir.
Bu şikayetin nedeni iki tanedir.
  1. Bedensel bir nedenden (organik) dolayı olabileceği gibi,
  2. Psikolojik nedenlerden dolayı da olabilir.
Şikayetler ilk cinsel ilişki ile başlayabileceği gibi, daha önce rahat ve zevkli ilişki yaşamış bayanlarda bile daha sonradan ortaya da çıkabilir veya ara ara da tekrarlayıp kaybolabilir, koşullara göre değişebilir.
Hangi nedenden dolayı oluştuğu çok çok önemlidir, çünkü tedavi bunun tespitinden sonra nedene yönelik yapılacaktır ve tedavide nasıl bir yol izleneceği ancak muayene ile anlaşılır.

Bedensel nedenler nelerdir?
  • Kızlık zarıyla ilgili sorunlar (zarın kalın olması gibi),
  • Vajinada ki darlıkların, kitlelerin yarattığı sorunlar,
  • Vajinadaki kuruluğa-ilişki öncesi ıslanamamaya bağlı şikayet olabilir. Bu bazı enfeksiyonlar sonucu orada ıslanmayı sağlayan bezlerin yapısının bozulmasından, veya yaşlılığa bağlı olarak veya kullanılan bazı ilaçlardan veya bazı tedavilerden veya bazen çok nadir doğuştan olabilir,
  • Vajinal enfeksiyonların bazıları normalde bile yanma ve kaşıntı yaparlar ki bunlar ilişkide daha fazla sıkıntı yaratabilirler,
  • Herpes virüsleride aktif olduklarında ilişkide ağrı, yanma, acıma yaparlar,
  • Bazen normal doğum sırasında vajende veya rahmi tutan bazı bağlarda meydana gelen harabiyetde daha sonra ilişkide şikayete sebep olabilir,
  • Yaşlılığa bağlı vajende esnekliğin azalmasıda acı sebebi olabilir, özellikle menopozdan sonra bu tip şikayetler olabilmektedir, dokular esnekliklerini yitirdiklerinden cinsel ilişki tahrişe ve ağrıya neden olabilir,
  • Zor doğumlardan sonra yırtılma olduğunda veya doktor tarafında epizyotomi dediğimiz yöntemle doğuma yardım edildiğinde fazla dikiş veya iyileşmesi esnasında enfeksiyon olduğunda dikiş yerleri genelde sertleşerek ve yükselerek iyileşirler (nedbe oluşumu) ve bu nedbeler ilişkide ağrı duyulmasına neden olur,
  • Allerjik nedenler; prezervatife, eşinin spermine, kullanılan jele veya diğer alerjik nedenlerden dolayı oluşur,
  • Karın içindeki kitleler, enfeksiyonlar,
  • Rahimdeki kitleler,
  • Endometriyozis denilen birhastalık sonucu oluşan yapışıklıklar,
  • Geçirilmiş bazı karın içi ameliaytların sonucu oluşan yapışıklıkların yarattığı şikayetler,
  • Leğen kemiği (pelvis) kırıkları,
  • İdrar yollarındaki enfeksiyon ve diğer problemler,
  • Çok nadir bazı barsak hastalıkları (Crohn hastalığı-Divertikülit),
  • Bazen kabızlık,
  • Erkeğin organının normalden büyük olması ve diğer bazı nedenler,
Psikolojik Nedenler Nelerdir? Psikolojik nedenler, genelde kadın duyduğu huzursuzluğu acı olarak tanımlamaktadır.
  • Gebe kalma kaygısı,
  • Nedensiz suçluluk duygusu ve ilişkiden kaçmak için kendine haklı sebep yaratma,
  • İlişkide normalde kişiye zevk veren basınç hissini yanlış tanımlayıp acı olarak nitelendirmek,
  • Çeşitli korkular,
  • Fobik reaksiyonlar,
  • Partneri sevmemek, başka birini sevmek,
  • Partnerle uyumsuzluk,
  • Taciz, tecavüz gibi olayların yaşanmış olması,
  • İlk ilişki de çok can acıması ve bunun korkusunun yerleşmesi,
  • İlişkiye girememe nedeni korku olan yani vajinismuslu kadınlarda bu korkunun acı olarak ifade edilmesi.
Ağrılı Cinsel İlişki Tedavisi Tedavi muayene ve gerekiyorsa yapılan test sonuçlarında bulunan nedenin giderilmesi olarak yapılacaktır. Tedavi bazen sadece bedensel, bazen sadece psikolojik bazen de hem psikolojik hem de bedensel olarak yapılır. Psikolojik olaylarda ise altta yatan sebep olan olayın çözülmesine bağlıdır. Tedavide başarı oranı yüksektir.
Tedavi için; kadın doğum uzmanlarına başvurabilirsiniz.
Böyle bir probleminiz varsa
Şunu bilmelisiniz ki ilişkide acı hissi kadını cinsellikten soğutur, psikolojik problemler yaratır, kendine saygısını kaybetmesine neden olabilir, kendini yetersiz veya anormal görebilir. Partneri ile arasında soğukluk olur, genelde erkek canı yanan bir kadınla sevişmek istemez, zamanla çiftler arasında saygı kaybı yaşanır, suçlama ve aldatmalar yaşanabilir. Bunları kendinize ve karşınızdakine yaşatmamak, hayatımızın merkezlerinden, kadınla erkeğin en önemli kontağı olan, vazgeçilmez olan cinsellikte, daha güzel, mutlu, uyumlu bir cinsel ilişkiye kavuşmak, partnerinizle daha yakın olmak, kendinize saygı duymak istiyorsanız çekinmeden tedaviye gitmelisiniz.

0 yorum:

Cinsel İlişki Sayısı

Cinsel İlişki Sayısı 
Zaman içerisinde gelen e-maillerin bir kısmında bu tip sorulara rastlamaya başladığımı fark ettim. Daha evvel bu konuda yazma gereği duymamıştım. Çünkü yemek yemek veya cinsel ilişkiye girmek benzer hislerin getirisi sonucu oluyordu. Nasıl acıkınca yemek yiyorsanız bunun sayısını ve miktarını saymıyorsanız cinsellikte ihtiyacınız olduğunda gerektiği kadar yaşanır. Bunun için bir skor tabelası tutmaya gerek yoktur. Burada sorunu ikiye ayıralım;
Birinci grup hislerini başkalarına göre ayarlayanlar,
İkinci grup ise hissettiklerinin dolayısıyla yaşadıklarının yeterli olmadığını düşünen veya bunu hissedenlerdir.
İkinci grup bir sorunun varlığını hisseden veya yaşayanlardır ki bunlar bir hekime baş vurup nedenini öğrenip çözüm sağlamalıdırlar, bunu da çekinmeden yapmaları gerektiğini neden çekinmemeleri gerektiğini yazının devamında okuyacaklar.
Üreme içgüdüsünün sonucu olarak cinsel istek vardır ve cinsellik yaşanır, yaşanmak zorundadır. Çünkü içgüdüler doğuştan vardırlar. Canlının yaşamını devam ettirebilmesi için bunları yapması gerekir. (Yemek yemek gibi) İçgüdüler değiştirilemez. Yok edilemez ve birinin yerine diğeri konulamaz.

Yaşamak demek kabaca insan bedeninin canlı olarak dünyada bulunmasıdır. Her canlı yaşamının bitmesini istemez. Bedeninizi dünyada devamlı bırakmak istersiniz. O zaman bedeninizi dünyada bırakmak için tek yolunuz kopyalama şansınızdır bu kopyalamayı da çocuk yaparak sağlarız, bedenimizin kopyası çocuğunuz sizden sonrada bedeninizin canlı olarak dünyada kalmasını sağlayacaktır. Siz değil misiniz çocuğunuzu o benim kanım canım diye seven.
Cinselliği evet zevk için de yaşarız. Ama bu zevk üreme içgüdüsünü giderebildiğimiz doyurabildiğimiz içindir. Yemek yemenin karnımızı doyurması bu doygunlukla açlık hissinin kaybolup o süre için bedenimize gerekli enerjiyi sağlayıp yaşamda kalabilmeyi garantilediğimiz içindir ve bu bize zevk verir.
Cinsel güç miktarı 3 ana nedenden dolayı değişebilir.
1. Bedensel nedenler:
Cinsel isteğin az olması bazen bedensel nedenlerden dolayı olmaktadır. Bunun içinde belirtilen hormon eksiklikleri, bedensel bazı hastalıklar veya başka bir hastalık için kullanılan ilaçların yan etki olarak kalıcı veya geçici cinsel isteksizlik yapmasıdır.
Burada önemli bir ayrımı vurgulamak isterim. Cinsel isteksizlik dedik cinsel yetersizlik değil. Cinsel yetersizlik cinsel arzunun olup bunun bedensel bazı eksiklikler, bozukluklar yüzünden gerçekleştirilememesidir. Mesela erkekte cinsel birleşme arzusu var ama bir hastalık yüzünden penisinde sertleşme olmuyor. Cinsel isteksizlikte ise bunu yapmak için zaten istek yok.
2. Psikolojik nedenler:
İnsanın içgüdülerinde öncelik sırası vardır. Birinci sıradakiler yaşamınızı devam ettirmek için yapmak zorunda olduğunuz şeylerdir. Mesela su içmek gibi. Su içmezseniz kısa sürede ölürsünüz. Kişinin birinci hissi o günkü varlığını sürdürebilmek için gerekli şeyleri yapma zorunluluğudur. Bunu tamamladıktan sonra ancak diğerlerine sıra gelir. Bunun en basit komik örneği '' fakirin karnı doyunca nokta noktası kalkar'' örneğidir. Sağlıklı bir cinsel arzu duyabilmek ve cinsellik yaşayabilmek için bir kişinin önce o gün için çözmesi gerekli olan şeyleri çözmesidir. Uykusunu uyuması, yemeğini yemesi, barınacak yerini sağlaması gibi ve yarını için de en azından çok fazlaca kaygı duymamasıdır. Demek ki gelecek sorunlarınız kadar gündelik sorunlarınız cinsel isteğinizi etkilemektedir. Bunun yanı sıra cinsellik-cinsel istek bir hesaplar zinciridir. Cinsellik isteyerek yaşandığında her zaman zevk verecektir. Ama bununda bir bedeli vardır. Bu bedel bazen getirdiği hazdan daha fazla acı ve mutsuzluk verebilir. Bu gibi durumlarda beyin kişiyi koruma altına alarak negatif etkilerden koruyup daha fazla acı çekmesini engellemek için cinsellik dürtüsünü bir süreliğine baskılayabilir veya başka yerlere yönlendirir. Ama bu bir çözüm sağlamaz çünkü güdüleri yaşamak zorundayız ve başka yere yönlendiremeyiz. Kısa sürede bunu çözmek gerekir.
Cinsellikteki negatif etkiler;
  • Kızlık zarı korkusu,
  • Gebe kalma kaygısı,
  • Can acısı duyma kaygısı,
  • Cinsel yasaklamalar cinselliği kötü kabul etme,
  • Anne baba ve çevrenin ne düşüneceği fikri,
  • Çirkin beden veya herhangi bir organ kaygısı,
  • Utanma,
  • Mukayese edilme korkusu,
  • Kullanılma kaygısı,
  • Daha önceden cinsel tacize uğramış olmak,
  • Yetersiz olup alay edilmesi fikri,
  • Cinsel hastalık veya bulaşıcı hastalık kapma korkusu,
  • Pişmanlık korkusu,
  • Aldatılma,
  • Aldatma,
  • Partnerin; kendisi hakkında ne düşüneceği,
  • Ona nasıl davranacağı başkalarına anlatıp anlatmayacağı,
  • Bu ilişki yüzünden bir sorun yaşatıp yaşatmayacağı.
gibi nedenlerdir. Bu nedenlerin baskın olduğu durumlarda insan bunların getireceği negatif etkileri yaşamamak için cinsellikten uzaklaşırlar.
Partneri beğenmemek veya istememek veya zorunluluktan beraber olmakta cinsel isteği azaltıcı nedenlerdendir.
3. Bedensel ve psikolojik nedenlerin birbiriyle etkileşimde olduğu dönemler:
Yukarıda saydığımız nedenlerin herhangi birinin diğeriyle beraber olmasıdır.
Bahsettiğimiz bütün nedenlerden dolayı kişilerin cinsel istek duyma seviyeleri zamandan zamana partnerden partnere koşuldan koşula farklılık gösterecektir.Bunun belirli bir sayısı yoktur. Nasıl acıkınca yemek yiyorsanız isteğiniz varsa ve koşullarınız da uygunsa yaşayabileceğiniz kadar yaşayacaksınız. Zorunlu bir rakam yok.
Bu konuda elde var olan sayılar belli miktarda aynı yaştaki kişilerin cinsel yaşamlarının istatistiksel ortalamalarıdır. Sizin için hiç bir gerçeklik ifade etmez. Var olan sizin kendi gerçeğinizdir.
Cinsel istekte ve ilişkideki sınır, partnerinize ve kendinize bir şeylerin eksik kalmadığını hissettiğiniz andır. İşte bu yeterliliktir ve koşullara ve kişiye göre değişir. Şunu da unutmamak gerekir ki her partneri tatmin edemezsiniz. Bunu yapmaya çalışırsanız yıldızları yakalamaya çalışan hayalperestler gibi olursunuz.
Gelelim özellikle erkeklerin merak konusuna;
  1. Erkeklerde cinsel istek nasıl arttırılır?
  2. Yine erkeklerin sorduğu bir soru kadınlarda cinsel istek nasıl arttırılır?
Sağlıklı bir yaşam, sağlıklı bir beslenmeyle yani düzenli yaşayıp stresten, gerekli sorunlardan uzak durup beslenmenize de özen gösterirseniz spor yaparsanız ve akıllı olursanız daha evvel yazmış olduğumuz cinsel isteği azaltıcı nedenlerden kurtulmuş olur daha arzulu ve daha güzel bir cinsel yaşantıya sahip olursunuz. En önemli şeylerden biri beslenmedir. Cinsel isteği artırıcı özel bir gıda rejimi yoktur. Sağlıklı beslenip gerekli protein ve vitamini alırsanız faydasını göreceksiniz.
Bu arada hemen viagra gündeme gelebilir, bu tip haplar cinsel isteği olup çeşitli nedenlerden dolayı yeterli sertleşme sağlayamayan kişilerde faydalıdır. Penis sertleşmesi sağlar. Cinsel arzusu olmayan kişiye bu tip haplar verildiğinde herhangi bir cinsel istek gelişmeyecektir. Bu yüzden cinselliği çevrenizdekilerin söylediklerine göre değil kendi hissettiğinize göre yaşamalısınız. Doğrusu budur yoksa dilin kemiği yok. Yaşadığınızı yaşayın istediğinizi söyleyin. Bu sefer onlarda sizin gibi düşünüp dursunlar.
Cinsel isteği arttırıcı bazı özel maddeler vardır ama bunlar gerekli görüldüğü zamanlarda doktor tarafından verilen ve kontrol altında verilen maddelerdir. Kendi başınıza kullanamayacağınız kullandığınızda fayda yerine zarar göreceğiniz şeylerdir.
Cinsel isteksizlik duyduğunuzu, yaşadınız veya hissettiğiniz cinselliğin yeterli olmadığını hissediyorsanız bir hekime baş vurabilirsiniz. Sorun varsa ortaya çıkarılır bedensel veya psikolojik tedavisi yapılır ve çözüme kavuşursunuz. Bunda utanmaya veya çekinmeye gerek yoktur. Rahatlıkla bu konuda destek almaktan çekinmeyiniz.
Lütfen cinselliği bu güzel hissi kendi kendinize etraftan duyduklarınızı zehir etmeyiniz. Çünkü cinsellik insan hayatında çok önemli bir yer tutmaktadır; güzel bir cinsel ilişki sonrası hayata daha olumlu baktığınızı ve daha pozitif düşündüğünüzü ve daha başarılı olduğunuzu biliyorsunuz. Bu hislerin getirdiği mutluluğu yaşamak istiyorsanız başkalarının düşüncelerine göre değil hissettiğiniz gibi ve doğru kaynaklardan bilgi alıp yönlenerek yaşamalısınız. Sağlıklı daha mutlu güzel günlere.

0 yorum:

İlk Cinsel İlişki

İlk Cinsel İlişki, İlk Gece 

Evlilik, kadının ve erkeğin beraber yaşamak üzere karşılıklı anlaşma ile oluşturdukları sosyal bir kurumdur. Bu kurum sevgiyi, saygıyı, cinselliği, mutluluğu ve üzüntüyü dahi paylaşmayı içerir. Evlilik, kadının ve erkeğin sahip olduğu temel haklardan bir tanesidir. Evliliğin toplum tarafından kabul görmesi içinde yasalar çerçevesinde onaylanması gerekir. Gelenek ve göreneklerde evliliğin oluşmasını ve yapısını etkilemektedir.

Kadının ve erkeğin sosyal yaşamdaki rolleri daha doğar doğmaz yetiştirilme tarzları ile başlar. Bu roller toplumsal ve kültürel farklara göre bazı değişikliklere uğrasalar da temelde aynı esaslardadırlar. Kadının yapısı itibarı ile daha duygusal olması kolay incinip kolay sevinmesi hormonları ile ilgili olup bu onun annelik yapabilmesi için gereklidir. Kadın adet gördüğü zaman veya gebe kaldığı zaman veya doğum yaptıktan sonra fiziksel olarak eskisine nazaran daha güçsüz düşer. Bunun sonucunda da erkek koruyucu ve kollayıcı olmak zorundadır. Kadın ve erkek ilişkisindeki en önemli şey kadını kadın, erkeği erkek olarak kabul etmek ve karşı tarafın istek ve arzularına saygı duymaktır. Çünkü daha evvelde söylediğimiz gibi daha bebeklikten itibaren farklı yetiştirilir ve farklı hissetmeye başlarız. Bir kadının bir erkeğin nasıl düşündüğünü veya bir erkeğin bir kadının niçin farklı davrandığını anlamasına imkan yoktur.
Çünkü farklı hormonlar etkisi altında olunca karşı cinsin bilemediği ve anlayamadığı duygular gelişir. Mesela kadınlar erkeklerin niçin seks isteklerini kontrol edemediklerini ve devamlı seks istediklerini (daha doğrusu duygusuzca seks yapabilmelerini) pek anlayamazlar. Kısaca açıklayacak olursak erkeklerde devamlı sperm (meni) üretimi vardır ve bunun depolandığı kesenin kapasitesi eğer hiç boşalma olmazsa yaklaşık dördüncü günden sonra dolar ve sanki idrar torbanız dolduğunda nasıl işeme arzusu duyuyorsanız ve bu ilerledikçe rahatsızlık yaratıyorsa, erkekte eğer boşalmadığı süre dört gün veya daha fazla olursa devamlı kontrolsüzce seks arzusu duyacak sonuçta belki de saldırganlaşacak ve hatta istenmeyen olaylarla karşılaşılacaktır. Bazen ise doğanın bir savunma sistemi olarak ilişki kuramayan veya mastürbasyon yapamayan erkek uykusunda boşalacaktır. Bu gerçeği göz önüne alarak hanımlarımızın eşlerine olan yaklaşımlarına daha iyi değerlendirmelerini istiyoruz ve aralarında olabilecek bazı problemleri cinsellikten uzak durarak onları istedikleri şekilde yönlendirebileceklerini düşünürlerse en yanlış şeyi yapmış olacaklardır.
Erkeklerde kadınları oldukları gibi kabul etmeli, onların yaşam tarzlarına ve duygusallıklarına saygı göstermelidirler, çünkü bu kadının doğasının bir gereğidir ve duygusal olmayan bir kadın ne erkeğini mutlu edebilir ne de iyi bir anne olabilir.
O zaman karşılıklı sevgi ve saygı, birbirinin isteklerini anlama ve destekleme evliliğin temel şartlarındadır. Farklı iki cinsin arasındaki diğer insanlardan farklı olan iletişim cinselliktir ve özel olmalıdır.
Evlilikte iki farklı cins arasında geliştiği için en önemli iletişim aracı, paylaşım cinselliktir. Uyumlu bir cinsellik her iki tarafında olaylara bakış açısını yumuşatacak ve töleransın artmasına sebep olacaktır. Cinsellik eşler arasında bir iletişim biçimi olup birbirlerine karşı olan duygularının sözle ve bedenle ifadesidir. Birçok kişi için özellikle kadınlar için evlilik cinselliğin başlangıcıdır. Kişiler o güne kadar toplumdaki cinsiyet rollerini öğrenmişlerdir. Ama bu konuda konuşmak değer yargıları ve ön yargılar tarafından zorlaştırılmıştır. Birbirleri ile konuşmaktan kaygı ve isteklerini dile getirmekte güçlük çekerler. Bunu yok etmek içinde sevgi, saygı ve anlayışla birbirlerini anlamaya çalışmalıdırlar. Evlilikte sağlıklı bir cinsel yaşantı için kadının ve erkeğin kendi vücudunu ve eşinin vücudunu tanımaya çalışması gerekir.

Karşı tarafın nelerden çekindiğini ve ya nelerden hoşlandığını dikkate almak,rahatsız olduğu şeyleri yapmamak veya bunun kötü bir şey olmadığını izah etmek çok önemlidir. Kadın için cinsellikte en önemli şey kendini güvende hissetmektir hele hele yıllarca bir tabu olarak büyütülmüş olan ilk gece,ilk cinsel ilişki korkusu ve o gece yaşayacakları kadının ilerdeki bütün cinsel hayatını etkiliyebilir. Kadın kendini güvende hissederse, sevildiğini ve sayıldığını hissederse ancak cinsel istek duymaya başlar. İlk ilişki sırasında her iki tarafta birbirlerinin bedenlerini yeni tanıyacaklarından ve nasıl tepki vereceklerini bilmediklerinden yumuşak ve anlayış ile yaklaşılmalıdır. Özellikle bekaretini kaybedecek olan hanımlarımız için eşlerinin çok anlayışla yaklaşmaları önemlidir, çünkü kadın o güne kadar hiç bilmediği bir duyguyu yaşayacaktır ve belki de canının çok yanacağını düşünmektedir ama biz erkekler olarak eşimize gerekli güveni verebilirsek, yavaş hareket edeceğimize onun canını acıtmayacağımıza rahatsız olduğu yerde veya acı duyduğu yerde duracağımıza inandırırsak, kadında şüphe ve tereddütlerini atacak, ilişkiye hazır hale gelecektir. Kadın sevgiyle ve güvenle cinselliği hissedeceği için cinsel ilişkiye girmeden önce ne kadar uzun süre bir yaklaşım yaşanırsa yani ön sevişme yaşanırsa bu kadını o kadar rahat hale getirecektir.

İlk ilişkide yaşayabileceklerinizi anlatmadan önce isterseniz bekaret? Kızlık zarı (hymen) nedir kısaca açıklayalım.
Kızlık zarı, vajina (hazne) girişinde kadınlarımızın adet görünceye kadar ve de cinsel hayatları başlayıncaya kadar vajeni dışardan gelebilecek mikroplardan ve hastalıklardan korumak üzere doğal olarak oluşmuş bir yapıdır. Çok çeşitli tipleri vardır. Bazı kadınlarımızda hiç olmayabilir, bazılarında yarım olabilir , bazılarında ise halk arasında elastik zar olarak isimlendirilen ve ancak doğumda yırtılabilen türdendir. Elastik zar esasında ortasındaki deliği cinsel ilişkiye mani olmayacak büyüklükte olan bu nedenle de kanamaya neden olmayan zardır. Zarın kalınlığı da çok değişken olup, bazı hanımlarımızda çok ince yapıda ve erkeğin en ufak hareketi ile yırtılabilen yapıdadır. Bazıları ise daha kalındır ve zor yırtılır. Zor yırtılan zarlarda kanama miktarı fazlaca olabilir ,eğer panik yaratacak veya bedensel rahatsızlık yaratacak boyuttaysalar hemen bir kadın doğum uzmanına başvurularak, kanama durdurtulmalıdır. Bazıları ise ilişkide yırtılmayacak kadar kalın olup bunlar ancak bir hekim tarafından uyuşturularak,acı vermeden açılmaktadır.

İlk Gece Hissedilenler ve Yaşanan Sorunlar Nelerdir?
Kadın hiç yaşamadığı bir duyguyu yaşayacağı için heyecan duymakta ve aynı zamanda korkmaktadır. Erkek ise belki ilk beraberliğini yaşayacak veya hayatını birleştireceği kadınla ilk deneyimi olacaktır. Bu yüzden onda da başarılı olma duygusu ve korkusu hakimdir. Kızlık zarının yırtılması abartıldığı gibi acı veren bir olay değildir. İlk ilişki sırasında kadın belki bir iğne batması ve ya sinek ısırığı tarzında bir acı duyabilir ve ya duymayabilir ve az miktarda pembemsi bir kanaması olabilir,daha sonra ise daha evvel bilmediği bir dolgunluk ve bası hissi duyacak zaman ilerledikçe ve güven arttıkça bu dolgunluk hissi zevke dönüşecektir. İlişkinin ilk ayında her ilişkide belki başlangıçta çok hafif bir sızlama veya rahatsızlık duyulacak ama bu kısa sürede kaybolacaktır. Cinsel hayatınızı daha kolaylaştırmak ve vajendeki dolgunluk hissine alışabilmek için ilk hafta belirli aralıklarla beş - on dakika vajeninize bir tampon koyabilirsiniz. Bu hem kızlık zarındaki hem de vajen deki genişlemeye alışmanızı sağlayacak, rahatsızlık duymanızı engelleyecektir.
Kızlık zarının bozulmasından sonra kadınlarımızın ilk gece yaşadığı sıkıntıların ikincisi de vajinismus dediğimiz vajen çevresini saran kasların spazmı sonucu cinsel ilişkinin imkansız yada çok ağrılı hale gelmesidir. Bu sıklıkla baskılayıcı cinsel yetiştirme sonucu yani aile ve sosyal çevre olarak cinselliğin kötü, yanlış bir şey olduğuna inanılarak yetiştirilen veya çok acı duyacaklarına inanan kadınların cinsel ilişki yaşayacakları sırada bilinçaltının koruma dürtüsü ile vajen girişindeki kasları kasması sonucu oluşur. Yapılması gereken sakinleşmek, belki belli bir süre ilişki denemesine ara vermek veya birkaç gün ertelemektir. Bu arada kadını rahatlatmak ona yaşanacakların evli çiftler arasında hak olduğunu, ayıp olmadığını ve ona zarar vermeyeceğini anlatmaktır. Eğer tekrar denememizde gene aynı sorunla karşılaşıyorsak yapmamız gereken şey profesyonel yardım almak yani bir hekime başvurmaktır. Hekiminiz sizin hem bedensel hem psikolojik olarak rahatlamanızı sağlayacaktır.

Cinsel ilişki sırasında kadını tedirgin eden olaylardan bir tanesi de gebe kalma korkusudur. Çocuk sahibi olmak istenmediği bir sırada gebe kalmak, bunun sorumluluğu veya kürtaj olmanın korku ve baskısı kadını cinsellikten uzaklaştıracak ve soğutacaktır. Evlenmek üzere olan çiftler hemen çocuk sahibi olmak istemiyorlarsa ilk cinsel ilişkiden itibaren gebelikten korunmalıdırlar. Korunmak için bazı yöntemlere evlenmeden önce başlanılmalıdır. Gebeliği önleyici haplar doktor kontrolünde alınmalıdır. Uygun zamanda başlandığında ilk cinsel ilişkiden itibaren gebelikten korurlar. İlk cinsel ilişkide gebelikten korunmak için kondom ? prezervatif kullanılması da önerilebilirse de uygulamada pek rahat olmadığı görülmektedir.

Sağlıklı Cinsel Yaşam İçin Neler Yapmalıyız?
İdeal olanı cinsel hayatınız başlamadan önce bir hekime muayene olmak ,cinsel ilişkiye engel bir halinizin bulunup bulunmadığı veya cinsel ilişkide size rahatsızlık yaratabilecek bir sorununuz olup olmadığını öğrenmektir. Ayrıca ilk cinsel deneyiminiz için hekiminizden uyarı ve öneriler almak hem sağlık bir cinsel başlangıç yapmanızı hem de bundan sonraki cinsel hayatınızı mutlu sürdürmenizi sağlayacaktır. Hekiminizden size uygun gebelikten korunma yöntemini istemeniz ve uygulamanızda gebe kalma korkunuzu ortadan kaldıracaktır.
Düzenli hekim kontrolünde olmak yaşam kalitenizi arttıracak ve sağlıklı bir cinsel hayat sürmenizi sağlayacaktır. Bundan dolayı şikayetiniz olsun olmasın her altı ayda bir doktor kontrolünden geçmeyi ihmal etmeyiniz.

0 yorum:

Anal Seks

Bu konuyu nedense yazmamıştım, sadece sıkça sorulan soruların içinde vardı bazı cevaplar. Gelen telefon, e-mail ve icq soruları nedeniyle bu konuya değinmenin zorunluluğunu anlamış bulunuyorum. Anal seks penisin vajinaya değil de makata (popoya - anüse - rektuma - halk tabiriyle arkaya) sokulmasıdır.
Makatta çok sayıda sinir ucu bulunur ve çok hassas, duyarlı bir organdır, bu kadar hassas olmasından dolayı da cinsel ilişki sırasında kullanılması hiç de ender değildir. Sadece erkekler arası eşcinsel ilişkide değil, kadın erkek arasındaki cinsel ilişkide de de kullanılabilir. Makatın cinsel ilişki sırasında kullanılması sadece insanlar arasında değil ama aynı zamanda bir çok hayvanda da olabilmektedir.
Kalça her iki cins için de cinsel yönden etkileyici bir bölgedir. Erkekler kadar kadınlarda kalçalardan hoşlanırlar ve güzel bir erkek kalçası kadın için çok çekicidir ve tahrik edicidir.
Kalçalar ve makat gerçekten de sinirsel olarak hassas ve cinsel duyarlılığı yüksek bir bölgedir. Bu yüzden kadın veya erkeklerin bazıları mastürbasyon yaparken makatlarına parmak veya başka bir şey sokarak kendilerini uyarabilirler. Aynı şekilde cinsel birleşme sırasında da bir çok kadın ve erkek makatlarının uyarılmasından zevk alabilirler.
Bu normal midir?
Normal kavramı kişinin din, ahlak ve kültür anlayışına göre kişiden kişiye göre değişir. Cinsellikte dileyen dilediğini yaşar, önemli olan her iki tarafında aynı şeyi istemesi ve bundan keyif almasıdır, eğer her iki tarafta bunu yapmak istiyorsa her iki tarafta bundan keyif alıyorsa bu onların bileceği şeydir. Standartlara göre seks diye bir şey yoktur. Yani standart seks yoktur. Zararı olur mu?
Yapılan araştırmalar ve yaşanan gerçeklerin ışığı altında anal seksin bedenen ve ruhen sağlıklı ve gerekli bir şey olmadığı bir gerçektir. Anal sekste erkek çok rahatlıkla mikrop kapabilir, çünkü dışkıda ki bazı mikroplar penisten içeri girer erkeği hasta edebilir, daha da kötüsü bunlar onun prostat dediğimiz önemli bir vücut parçasına yerleşerek (prostat yalnızca erkeklerde bulunan ve idrar torbasının orada idrarı ve spermi yönlendiren bir organdır diyebiliriz kabaca) ileride çok büyük sorunlar yaratabilir. Kadın için ise önemli olan makattan çıkan penisin vajinaya temizlenmeden sokulmamasıdır, çünkü makattaki dışkıdaki mikroplar vajende hastalık yaratırlar genelde, buna dikkat etmek gerekir. Ayrıca hemoroit' i (basur) olanlarda da bu ağrı yapabilir ve hemoroit i arttırabilir.
Anal seksten hamile kalınır mı?
Hayır anal seksten hamile kalınmaz ama zaten prezervatifle yapılacağı için (bundan böyle) bu tip bir korku hepten anlamsız olur.
Kadında dışkı tutamamaya neden olur mu?
Makattaki kas (sfinkter) içten dışarıya doğru çalışmaya ayarlanmıştır. Eğer devamlı dışarıdan içeriye giriş olursa bu bu kasın yapısını bozup dışkıyı tutmayı zorlaştırabilir, bu tamamen ilişkinin sayısı yani sıklığı ile ilgilidir.
Erkekler neden anal seks isterler?
En önemlisi meraktır, ne hissedeceğini bilmek ister.
İkincil olarak kadına hakim olma, bazı durumlarda da kadını cezalandırma gibi bilinç altı nedenleri olabilir. (bunu psikiyatrlarımız söyledi, nasıl cezaysa bu )
Kadınlar ne düşünürler?
Yetişme tarzı ve koşullarına göre yorumları çok farklıdır.
  • Bazıları bunu aşağılanma olarak kabul eder,
  • Bazıları vajinadan yeterli zevk veremediklerini düşünüp yetersizlik duygusuna kapılırlar,
  • Bazı hanımlar bunu arada doğal karşılarlar,
  • Bazıları kendisi ister,
  • Bazıları içinse tamamen normaldir, beraberliğe zevk veren bir şeydir.
Kadınlar ne hisseder? Zevk alır mı?
Genelde kadınların anal sekse ön yargıları vardır, duyduklarından dolayı veya acemice bir tecrübe sonucu canları yandığından pek hoş karşılamazlar.
Bazı genç kızlar, kızlık zarlarını koruyabilmek için anal seks yoluyla cinsel ilişki yaşarlar. Ayrıca kadın adet gördüğü bir sırada veya vajeninde bir hastalık varsa anal seks yapmaktadırlar.
Anal seks, kanunlarımıza göre yasaktır. Yani kocası tarafından kendisine zorla anal seks yapıldığını ispat eden bir kadın yasal olarak hemen boşanma hakkına sahip olur. Ancak böyle bir şikayet genelde olamaz, çünkü ya iki taraf da isteyerek yapmıştır ya da kadın bunu ispat edememekte veya boşanacak maddi veya manevi gücü olmamaktadır.
Ahlaken ve dinen değerlendirmesinde; ahlaken yaşadığınız topluma ve çevreye göre çok çok değişkenlik göstermektedir, dini açıdan bazı dinlerde yasaklanmıştır, Müslümanlıkta ise kesinkes yasaktır.
Normal yollardan cinselliği yaşamak yeterlidir, eğer başka şeylere ihtiyaç duyuluyorsa neden böyle bir ihtiyaç olduğunu bir düşünmek gerekir kanımca.

0 yorum:

Düşük (Abortus)

Gebeliğin 20. haftadan (139 günlük gebelik = 20 hafta) önce son bulmasına veya 500 gramdan az ağırlığı olan bebeğin doğmasına düşük (abortus) denir. (Gebelik haftası veya günü son adet kanamasının 1. günü başlangıç olarak kabul edilerek hesaplanır.) Başka bir deyişle gebelik ürününün rahim dışında yaşama ve yaşatılabilme yeteneğine ulaşamadan kendiliğinden veya dışarıdan müdahale ile rahim dışına atılmasıdır. 20. haftadan önce çocuk ana rahmi dışında yaşayacak olgunluğa erişmemiştir.
Düşük (Abortus) NedenleriDüşüklerin büyük bir bölümü gizli kaldığından sıklık ve oran tespit edilememiştir. Kabaca tüm gebeliklerin %10-15 'inin spontan (kendiliğinden) düşükle sonuçlandığı tahmin edilmektedir.
İlk hafta düşükleri dediğimiz düşükler ise genelde farkına varılmayan düşüklerdir. Kadın gebe kalır, çok kısa bir adet gecikmesi (birkaç gün veya bir hafta gecikir), adetin gelmesini beklerken kramplı ağrı ve normalden biraz daha şiddetli bir kanama ile düşük oluşur.Kadın çoğunlukla gebeliğin veya düşük yaptığının farkına varmaz.
Düşükleri zamanına göre;
12. haftadan önce olanları erken düşük,
12 - 20 hafta arası olanları da geç düşük olarak değerlendiriyoruz. Düşükleri isimlendirirsek;
  • Abortus imminens (düşük tehdidi)  - hafif kanama ve kasık ağrısı olabilir, rahim ağzı kapalıdır ve bebekte kalp atışları vardır yani canlıdır. Hastaya istirahat verilir, cinsel ilişki yasaklanır.
  • Abortus incipiens (başlamış ve önlenemeyen düşük) - rahim ağzı açıktır, kanama ve kasık ağrısı vardır, bebekte kalp atışı genelde yoktur. Kürtaj yapılarak kadının daha fazla kanaması ve ağrı çekmesi engellenir.
  • Abortus incompletus (tamamlanmamış, eksik kalmış düşük) - rahim içindeki gebelik materyalinin büyük bir çoğunluğu düşmüştür ama içeride halen gebeliğe ait parçalar bulunmaktadır, rahim ağzı açık kanama şiddetli ve ağrı fazladır. Hemen kürtaj yapılarak kanama ve ağrı engellenir.
  • Abortus completus (tamamlanmış düşük) - rahim içindeki bütün veya bütüne yakın gebelik materyali kendiliğinden atılmıştır, genelde ağrı tamamen kaybolur, rahim ağzı açık veya kapanmıştır, kanama hafiflemiştir, doktor kontrolü şarttır. Doktor muayene sonucuna göre kürtaja gerek görür veya görmez.
  • Missed Abortion (rahim içindeki bozulmuş gebelik) - gebelik materyali rahim içinde bozulmaya başlamıştır, bebek kalp atımı yoktur, genelde ağrı ve kanama başlangıçta yoktur, sonra ağrı ve kanama başlar. Tespit edildiğinde küretaj yapmak gerekir.
  • Abortus Habitualis (birbiri ardına 3 veya daha fazla düşük yapmaya denir) - genelde erken düşüklerde kromozom anormallikleri, geç düşüklerde rahim şekil bozuklukları neden olmaktadır. Ciddi bir araştırma yapılır, hem kadın hem erkek incelenir, sebep olan etken bulunarak tedavi edilmeye çalışılır.
  • Abortus Kriminalis (tıbbi nedeni olmadan kendisi, ebe veya doktor tarafından yapılan düşüktür) - Düşük küretajla sonlandırılıp, yüksek doz antibiyotik verilir.
  • Abortus Febrilis, Septik Abortus (Genelde tıp mensubu olmayan kişilerce veya gebenin kendi kendine düşük yapma girişimi) - sonucu enfeksiyon başlamıştır, ateşli seyreder, anne hayatını tehlikeye sokabilir, kürtajla birlikte yüksek doz antibiyotik şarttır.
  • Abortus Medicalis (Legal Abortus) ikiye ayrılır. Bunlar;
Terapötik - tıbbi nedenlerle son verilen gebelikler; sakat bebekler veya genellikle anne sağlığını tehlikeye sokabilecek gebeliklerdir.
Elektif - kadının dileği nedeni ile son verilen gebeliklerdir.
  • Abortus Spontaneus (kendiliğinden oluşan düşüklerdir) - Anne vücudu zarar görmüş, yaşama şansı bulunmayan veya kendisine zarar verecek gebelikten abortusla (düşük yaparak) kurtulmaya çalışır.

Düşük Nedenleri:

  • kromozom anomalileri (düşük nedenlerinin %68'ini oluşturur, anne yaşı ilerledikçe olma şansı artar)
  • embriyo sakatlığı (gebeliğin erken dönemindeki bebeğe embriyo denir ve bu bebekte sakatlık varsa tabiat kendi mekanizması ile bazen bu gebeliği vücuttan atar)
  • plasenta anormallikleri (plasenta çocuğun eşi olarak ta adlandırılan anne rahmine yapışmış göbek kordonu ile çocuğun beslenmesini, oksijen almasını sağlayan doku)
  • annede rahim içinde şekil bozukluğu, myom, tümör, daha evvel geçirilmiş ameliyat izlerinin bazıları ve s.
  • ani geçirilen enfeksiyon hastalıkları (kabakulak, kızamık, sarılık, herpes simplex, toxoplazma),
  • annenin kronik vücut hastalıkları (şeker, tiroid ve s.),
  • hormonal yetersizlik (progesteron yetersizliği) kesinliği şüphelidir
  • annenin ruhi depresyonları (ani ölümler, büyük korkular)
  • kaza, düşme, elektirik çarpması veya şiddete maruz kalma
  • zehirlenmeler (ilaç veya gaz ve s.)
  • sigara ve uyuşturucu maddeler
  • rahim ağzının gevşekliği ile düşük (daha evvelki doğuma bağlı olabilir, nadiren doğuştan olabilir)
  • bazı ışınlar (ultraviolenin bazı dalga boyları)
  • beslenme bozuklukları
  • bazı kan uyuşmazlığı tipleri
  • babadan gelen spermin bozukluğu gibi nedenler yer almaktadır.
Önemli Not: A- Eğer bayan olarak kan grubunuz Rh(-) negatif ve eşinizin kan grubu Rh(+) pozitif ise kan uyuşmazlığınız var demektir. Kanama düşük veya kürtaj sırasında bunu hekiminize hatırlatarak bir dahaki bebeğinizde sorun çıkmaması için Anti-D (Rhogam) iğnesi yapılmasını isteyiniz. Erkeğin kan grubu Rh(-) negatif kadının kan grubunun Rh(+) pozitif olması durumunda sorun yoktur. Her ikisinin Rh(-) negatif olmasında da yine bir sorun yoktur.
B- Düşürdüğünüz gebelik materyalini - parçasını veya kürtajla gelen parçanın patoloji laboratuvarına gönderilerek incelenmesini doktorunuzdan isteyiniz. Böylece düşüğe sebep olan sorun belki bulunabilecek ve bir dahaki gebeliğinizden önce tedavi olarak aynı sorunu yaşamayacaksınız!!

Son olarak; her kadın bunu yaşayabilir, bir kere veya bir kaç kez düşük yapmış olma demek bundan sonra gebe kalamayacaksınız demek değildir veya bebek sahibi olamayacaksınız demek değildir, hele hele bundan sonraki gebeliğinizde de düşük olacak demek hiç değildir. Düşük yukarıda da yazdığımız gibi doğanın istemediği - size zarar verebilecek veya sakat olabilecek bir gebeliği seçerek sonlandırmasıdır. Yapmamız gereken panik olmak veya üzülmek değil, doktorunuza güvenip onun önerilerine uymak, istediği test, tahlil ve tetkikleri yaptırarak bir sonraki gebelik için bedenimizi ve ruhumuzu hazırlamaktır!!
Anne olmak, isteyen her kadının hakkıdır!

0 yorum:

Kısırlık (İnfertilite)

Tüpteki Mucize - Louise Brown 'un 1978 yılında tüp bebek yöntemi ile doğumu, kamuoyunun dikkatini, kısır çiftler için yeni gelişen tedavi  yöntemlerine yöneltti. Günümüzde yardımcı üreme tekniklerinde her geçen gün yeni gelişmeler olmaktadır. Bu kitapçık, kısır çiftlerin tüp bebek ve mikroenjeksiyon tedavi tekniklerini anlamalarına yardımcı olmak üzere hazırlanmıştır.
İnfertilite (Kısırlık)Klinik ve cerrahi tüm geleneksel kısırlık tedavilerinden olumlu sonuç alamayan bir çok çifte, yardımcı üreme teknikleri gebelik için umut ışığı yakabilir. Bu teknikler ile, klasik yöntemler ile çocuk sahibi olamayan çiftlerin sağlıklı bir bebek sahibi olmaları mümkündür.
Tüp Bebek, yumurta ve spermin vücut dışında laboratuvar ortamında birleştirilmesidir. Döllenme meydana gelirse, gelişen embriyo rahime transfer edilir. Embriyonun rahim içine tutunması ve gelişimini sürdürmesi beklenir. Tüp bebek, değişik nedenli kısırlıkları olan çiftlerin tercih edebileceği uygun bir yöntemdir. Tüp bebek uygulamasının başladığı ilk yıllarda bu tedavi yöntemi öncelikle kadının üreme kanallarının zarar gördüğü, kapalı oldüğü veya hiç olmadığı çiftlere uygulanıyordu. Ancak günümüzde tüp bebek endometriozise bağlı (karın içi kanamalar yapan bir kadın hastalığı), erkek nedenli, immünolojik nedenli ve nedeni teşhis edilemeyen kısırlık vakalarında uygulanan tedavi yöntemidir.
Tüp bebek tedavisine geçilmeden önce hem erkek hem de kadın eşin incelenmesi ve bu tedaviye uygunluğu tesbit edilmelidir. Erkek eşin sperm incelemesi, hormon tahlilleri, ultrasonografik incelenmesi yapılarak, üroloji konsültasyonu istenmelidir.
Kadın eşin jinekolojik muayenesi, ultrasonografik incelemesi, hormon tahlilleri, rahim filmi ve gerekirse laparoskopik incelemesi yapılmalıdır. Tüm bu tetkik ve muayeneler sonrasında çiftlere en uygun tedavi seçeneği önerilir ve çiftin gebelik beklentisi kendileri ile tartışılır. Klinik ve cerrahi tüm geleneksel kısırlık tedavilerinden bir sonuç alamayacak pek çok çift tüp bebek uygulaması ile sağlıklı bir bebek sahibi olabilirler. Tüp bebek tedavisinin temel basamakları yumurtaların uyarılması, yumurta alınması, aşılama, döllenme, embriyo gelişimi ve embriyo transferidir.
Tüp Bebeğin Basamakları
Yumurtaların Uyarılması - Bu aşamada kullanılan ilaçlar ile yumurtalıkların, her ay ürettiği tek bir yumurta yerine çok sayıda olgun yumurta üretmesi sağlanır. Bir tedavi döneminde birden fazla yumurtanın döllenmesi ve rahime transfer edilmesi gebelik şansını arttırır. Tedavide kullanılan ilaç tipi ve dozu, uygulanan programa ve hastaya göre değişir. Doktorunuz her ilacın kullanım şeklini,etki mekanizmasını ve yan etkilerini size açıklayabilir. Bir tüp bebek tedavisinde zamanlama en önemli faktördür. Yumurtaların gelişimi ultrason aracılığı ile sık sık izlenir ve hormon seviyelerini ölçülmesi için düzenli olarak kan örneği alınır. Ultrason ve kan tetkikleri aracılığı ile, yumurtaların gelişmesi izlenir.
Yumurtaların Alımı - Yumurta alımı transvaginal ultrason yardımı ile gerçekleştirilir. Yumurtalar olgunlaştığında, bir uzman hekim ultrason eşliğinde vaginal yoldan iğneyi yönlendirir. Yumurtalar, iğneye bağlı elektronik bir pompa aracılığı ile alınır. Yumurta alımı basit ve kısa süren bir cerrahi işlemdir.
Tüp BebekAşılama, Döllenme ve Embriyo Gelişimi - Yumurtalar alındıktan sonra laboratuvarda incelenir ve olgunlukları değerlendirilir. Bir yumurtanın olgunluğu, spermin eklenme (aşılama) zamanını belirler.
Aşılama yumurtaların alınmasından hemen sonra, bir kaç saat sonra veya ertesi gün yapılabilir. Yumurtaların alındığı gün, erkek eş mastürbasyon ile meni verir. Özel sperm hazırlama yöntemleri kullanılarak örnekteki ileri hareketli spermleri diğer ölü veya güçsüz spermlerden ayrılır. Bu hareketli spermler alınan yumurtalar ile birlikte içinde özel besiyerleri bulunduran kaplara yerleştirilir.
Kaplar daha sonra vücut ortamına benzer bir ortam oluşturan sabit ısı, nem sağlayan inkübatör adı verilen bir cihazın içine yerleştirilir. Döllenme 16 ila 18 saat sonra tamamlanır. Döllenmeden 12 saat sonra döllenmiş yumurat (embriyo) iki hücreye bölünür.İnkübatör içinde embriyo birkaç defa bölünebilir. 44 - 72 saat sonra iki-sekiz hücreli embriyo rahme transfer edilmeye hazır olur.
Mikroenjeksiyon - Menide az spermi olan veya yeterli sayıda spermi olmasına rağmen spermlerin yumurtayı dölleyemediği vakalarda mikroenjeksiyon tedavisi uygulanır.
Bu işlemde de yumurtaların uyarılması ile aynıdır. Mikroenjeksiyon'un tüp bebekten ayrılan kısmı aşalama basamağıdır. Mastürbasyon ile erkek eşden elde edilen meni örneği özel işlemlerden geçirilerek mikroenjeksiyon için hazırlanır. Menide hiç sperm hücresi olmayan vakalarda ise sperm hücreleri erkek üreme kanallarından (MESA) veya testis (yumurta) dokusundan elde edilir (TESE). MESA ve TESE, bir ürolog ile birlikte gerçekleştirilen küçük cerrahi işlemlerdir.
Sperm hücreleri ve yumurtalar laboratuvarda hazırlanır. Hareketsiz spermlere hücre içi metabolizmasını hızlandıran kimyasallarla hareketlilik sağlanır ve böylelikle mikroenjeksiyonda canlı spermlerin kullanılması mümkün olur. Ayrıca olgunluğu tamamlamamış sperm hücreleri mikroenjeksiyon işleminden önce laboratuvarda zenginleştirilmiş besiyerlerinde ve inkübatörler içinde bekletilerek olgunlaştırılır.
Tam olgunluğu ulaşmış yumurtaların kullanıldığı mikroenjeksiyon tedavisinde tek bir sperm özel bir mikroskop ve mikromanipülatörler aracılığı ile olgunlaşmış tek bir yumurta içine enjekte edilir. Enjekte edilen yumurtalar embriyo gelişimini sağlamak için geliştirilmiş besiyerleri içinde anne vücut ortamına benzer ortam sağlayan inkübatöre yerleştirilir.Mikroeneksiyondan sonra döllenme ve embriyo gelişimi tüp bebek işlemi gibidir.
Embriyo Transferi - Tüp bebek ve mikroenjeksiyon tedavilerindeki bir sonraki basamak elde edilen embriyoların rahim içine transferidir. Gelişen bir veya daha fazla embriyo bir transfer kateteri içine alınır. Doktor kateterin ucunu rahim boynundan içeri yönlendirir ve embriyoları içeren sıvı rahim boşluğuna bırakılır. Bu işlem sırasında bir veya birkaç embriyo transfer edilebilir. Tüm transfer işlemi toplam 10 ila 20 dakika sürer. Bazı doktorlar transfer sonrası yatak istirahati önerebilir. Artan embriyolar daha sonraki bir zamanda nakledilmek üzere dondurularak saklanabilir. Doktor ve çift embriyoların dondurulması kararını embriyo transferinden önce beraberce verir. Gebelik, embriyo transferinden en az 12 gün sonra kandan yapılan hormon testi ile anlaşılır.
Bu nedenlerin dışında tüplerin cerrahi olarak bağlanması da gebeliği engeller.
Tüplerdeki Problemlerin Teşhisi - Çocuğu olmayan çiftlerin incelenmesinde tüplerin değerlendirilmesi en önemli basamaklardan biridir. Tüplerin yapısını değerlendirebilmek için Histerosalpingografi ve Diagnostik Laparoskopi kullanılabilir;
  • Histerosalpingografi, basit bir radyolojik incelemedir: Rahim ağzından enjekte edilen özel bir boya ile rahim ve tüpler değerlendirilir. Bu işlem adet kanamasından sonraki ilk hafta içinde uygulanır.
  • Diagnostik Laparoskopi de ise karında açılan ufak bir kesiden teleskop benzeri bir cihaz ile karın içine girilerek üreme organları değerlendirilir. Laparoskopi Ile üreme organları detaylı olarak incelenir ve aynı seansta tüplerdeki yapışıklıklar giderilebilir. Özellikle yaşı ileri hastalarda diagnostik laparoskopi yapılması gereklidir ve bu işlem ertelenmemelidir.
Yumurtalama Problemi - Çocuk sahibi olamayan kadınların % 25'inde ovulasyon (yumurtlama) düzensizlikleri vardır. Bazal vücut ısısı ölçümü ile yumurtlamanın gerçekleşip, gerçekleşmediği anlaşılabilir. Kadın adet döneminin ilk gününden itibaren her sabah uyandığında derece ile ağızdan vücut ısısını ölçer ve tabloya işler. Yumurtlama gerçekleştikten hemen sonra vücut ısısı 0.5 C artar. Eğer yumurtlama gerçekleşmezse vücut ısısı değişmez. Kanda veya idrarda luteinize hormon düzeyi belirlenerek de yumurtlama doğrulanır. Ayrıca ultrason ile yapılan takipler ile de yumurtalıklarda ki folikül gelişimi ve yumurtlamanın olup olmadığı belirlenir.
Yumurtlama gerçekleşmeyen hastalarda ilaç kullanılarak follikül gelişimi ve yumurtlama sağlanır. Uygulanan tedavi ile hastaların yaklaşık % 50'si altı ay içinde gebe kalır.
Rahim Ağzındaki Sorunlar - Rahim ağzına bağlı nedenlerde kısırlığa neden olabilir. Servikal faktörlerin belirlenebilmesi için postkoital test (cinsel ilişki sonrası test) yapılması önerilir. Bu test ile servikal mukus, sperm ve ikisi arasındaki ilişki değerlendirilebilir. Cinsel ilişkiden 2-18 saat sonra kadının serviksinden alınan mukus örneği mikroskop ile incelenir. Mukus iyi kalitede ise ve yeteri kadar hareketli sperm varsa mikroskopik incelemede ileri doğru hareketli spermler görülür. Az sayıda hareketli sperm varlığı, sperm üretimindeki bozukluğu, spermlerin vagene ulaşımındaki veya servikal mukustaki problemi ve immunolojik bozukluğu gösterir.
Servikal mukustaki problemlere bağlı kısırlık,antibiyotikler,hormonlar veya intrauterin inseminasyon aşılama ile tedavi edilebilir.
Rahimdeki Sorunlar - Çocuğu olmayan kadınların % 5'inde rahimde yapısal bozukluklar, yapışıklıklar, polip ve myomlar görülür. Bunlar döllenmiş yumurtanın tutunmasını engelleyerek veya düşüklere neden olarak normal gebeliği önler.
Histerosalpingografi denen basit radyolojik inceleme ile rahimdeki yapısal bozukluklar, rahim içi yapışıklıklar, polip ve myomlar belirlenebilir.
Endometrium Kaynaklı Sorunlar - Endometriozis yaptığı yapışıklıklar ve yaralarla yumurtalıkları,rahmi ve bağırsakları birbirine bağlayarak üreme organlarının normal anatomisinin bozabilir. Bu yapışıklıklar yumurtanın atılımını ve kanallar tarafından alınmasını da engelleyebilir. Bununla birlikte araştırmacılar endometriozis dokularından salgılanan bazı kimyasalların yumurtlamayı, yumurtanın sperm ile döllenmesini ve döllenmiş embriyonun ana rahmine yerleşmesini engellediğini göstermişlerdir. Ayrıca endometriozisli hastalarda düşük riski daha fazladır. Endometriozis dokularından bebeğe zararlı kimyasalların salınması ve annenin bağışıklık sistemindeki bozukluklar düşüklere neden olabilir. Tedavi görmüş kadınlara ise bu risk artmamıştır.
Endometriozis tanısı laporoskopi ile konur ve aynı seansta cerrahi tedavi uygukanabilir.
Erkek Faktörü - Çocuk sahibi olamayan çiftlerin % 40'ında erkeğe bağlı faktörler ya tek başına kısırlık nedenidir ya da diğer nedenlere eşlik eder.
Sperm Üretimi - Testislerdeki (yumurtalıklar) ipliksi tübüllerde sperm üretimi gerçekleşir. Sperm hücresi yaklaşık üç ay gibi bir sürede olgunlaşır. Sperm hücresi baş, boyun ve kuyruk olmak üzere üç kısımdan oluşur.
MESA ve TESE Uygulamaları - Lokal anestezi ile gerçekleştirilen bu işlemler yaklaşık 30 ila 60 dakika sürer. Bu işlemlerin erkek cinsel sağlığına hiç bir olumsuz etkisi yoktur. Bu programa alınan erkek hastalar bir ürolog tarafından değerlendirlir ve işlem hakkında bilgilendirilir. Meni de hiç spermi bulunmayan vakaların yanı sıra, menide normal yapıda spermi olmayan veya bulunan spermlerin hepsinin ölü olduğu vakalar bu işlemler için aday olabilir.
MESA uygulamasında, kanalları tıkalı olan hastalarda sperm kanallarından bir mikrocerrahi işlem ile sperm elde edilir. Elde edilen spermler elde edilir. Elde edilen spermler ile mikroinjeksiyon tedavisi uygulanır.
TESE işleminde ise direk testisten (yumurtalıklardan) alınan küçük doku örnekleri özel işlemlerden geçirilerek elde edilen spermler ile mikroenjeksiyon yapılır.
MESA ve TESE uygulamaları menisinde ölü veya canlı hiç spermi olmayan, şiddetliği erkek kısırlığı vakalarında seçilen tedavi yöntemleridir. MESA, yumurtalık kanallarının tıkalı olduğu durumlarda uygulanır. TESE işlemi ise sperm kanallarında tıkanıklık olmamasına rağmen, menisinde hiç spermi olmayan hastalarda uygulanır. Bu hastalarda yumurtalıklarda sperm üretimi yetersizdir. Bu yöntemler ile elde edilen spermler, yeteri sayıda ise çiftin daha sonraki uygulamalarında kullanılmak üzere dondurularak saklanır.
Son yıllara dek klasik yöntemler ile çocuk sahibi olması mümkün olmayan bu hastalar, günümüzde gelişmiş merkezlerde uygulanan bu yöntemler ile sağlıklı çocuk sahibi olabilirler.
GIFT - Gametlerin (yumurta veya sperm) fallop tüplerine transferi anlamına gelmektedir. Gamet, dişi veya erkeğin üreme hücresidir (yumurta veya sperm). GIFT sırasında sperm ve yumurta biraraya getirilir ve fallop tüplerinden birine veya her ikisine transfer edilir.
Döllenme fallop tüplerinde doğal üremedeki seyrini izler. GIFT'te tedavi basamakları tüp bebek tedavisi gibi yumurtalıkları uyarmakla başlar. Tüp bebekte elde edilen embriyolar 2-3 gün sonra rahime transfer edilir. GIFT'te ise sperm ve yumurtalar fallop tüplerine nakledilir. GIFT için en uygun adaylar, normal, sağlıklı fallop tüplerine sahip kadınlardır. Ayrıca açıklanamayan kısırlık, hafif endometriozis, erkek faktörü, rahim boynuna bağlı veya immünolojik nedenli inferilitede çiftler GIFT işlemi için aday olabilirler. GIFT siklusu sırasında, fallop tüplerine yerleştirilmeyen ekstra yumurta ve spermler vücut dışında döllenebilir ve sonraki bir tarihte transfer edilmek üzere doldurulabilir.
Sperm özel yöntemler ile önceden hazırlanır. Gamet transferi için sperm-yumurta birleşimi bir katetere konur ve laparoskop yoluyla fallop tüplerine transfer edilir.
GIFT'te genellikle iki yumurta nakledilir. 35 yaşını geçen kadınlarda çoğul gebelik ihtimalini arttırmaksızın nakledilen yumurta sayısı arttırılabilir. Gametler yalnızca fallop tüplerinin sağlıklı göründüğü durumlarda transfer edilebilir. Doktorunuz, tüplerin sağlıksız olduğunu belirtmiş ise GIFT yerine Tüp bebek yöntemi tavsiye edilebilir. Bu nedenle GIFT işlemi Tüp bebek imkanı olan merkezlerde yapılmalıdır.
GIFT ve Tüp Bebeğin Karşılaştırılması - GIFT ve Tüp bebek arasında bir çok farklılık vardır. En önemlisi, GIFT için sağlıklı fallop tüplerine gereksinim varken, tüp bebek, hastalıklı tüplerde veya fallop tüplerinin olmadığı durumlarda da uygulanabilir. GIFT'te gamet nakli laparoskopik olarak yapılır.Gametleri,f allop tüplerine laparoskopi olmaksızın transfer etmek için yeni GIFT teknikleri araştırma aşamasındadır.Tüp bebek yönteminde döllenen yumurtalar vaginal yoldan rahime transfer edilir ve laparoskopi gerekmez. GIFT yönteminde döllenme kesin değildir.Tüp bebek ile döllenme, laboratuvar koşullarında gerçekleştiği için kesinleştirmek mümkündür. Bu da genellikle erkek nedenli veya teşhis edilemiyen infertilite durumlarında önemlidir.
Tüp Bebek / GIFT 'in Variyasonları - Yardımcı üreme tekniklerini araştırırken ZIFT, PROST ve TET gibi işlem isimleri ile karşılaşabilirsiniz. Bu teknikler GIFT 'den ayrılırlar. GIFT 'te fallop tüplerinde gerçekleşen döllenme, yukarıda adı geçen işlemlerde laboratuvar ortamında gerçekleşir. Kısırlık erkek faktörü kaynaklı ise (örneğin; spermin yumurtaya girememesi gibi) döllenmenin tespit edilmesi yararlıdır. Bu işlemler Tüp bebekten farklıdır, çünkü döllenmiş yumurta rahim yerine fallop tüplerine nakledilir. Zygote İntrafallopian Transfer (ZIFT) diğer bir ismi de PROST, yani "pronuclear stage transfer"idir. Zigot hücre bölünmesine girmemiş döllenmiş yumurtaya verilen isimdir. ZIFT yönteminde yumurtalar transvaginal ultrason aspirasyonu yoluyla alınır ve bir laboratuvar kabında döllenir. Ertesi gün döllenen yumurtaların hücre bölünme evreleri başlamadan fallop tüplerine nakledilir. Tubal Embriyo Transfer (TET), daha gelişmiş embriyoların naklidir. TET 'te 4 - 8 arası hücre evresine ulaşan döllenmiş yumurta fallop tüplerine nakledilir. Bu işlem döllenmenin yaklaşık 24 saat sonrasında gerçekleştirilir. GIFT yerine TET veya ZIFT tercih edilmesinin bir nedeni de, spermin yumurtayı dölleyip dölleyemeyeceğinin belirlenmesidir. Tüp bebek yerine TET veya ZIFT kullanılmasının tercihi ise bir merkezin aldığı sonuçlara ve deneyimlerine bağlıdır. Kadının yumurta kalitesinin kötü olduğu durumlarda, döllenme ihtimali riske atılarak ZIFT yöntemi tercih edilebilir. Daha önce başarısız bir GIFT deneyimi geçirmiş hastalar ZIFT veya TET yönteminden yararlanabilirler. Ek süreçler nedeniyle ZIFT veta TET, tüp bebek veya GIFT'e oranla daha pahalıya malolabilir.

Embriyo Dondurma Yöntemi - Mikroenjeksiyon ve tüp bebek yöntemi ile elde edilen fazla sayıdaki embriyoların daha ilerideki uygulamalarda kullanılmak üzere dondurulması işlemidir. Çeşitli kimyasalların yardımı ile dondurma işlemine dayanıklı hale getirilen embriyolar, özel cihazlarda dondurulduktan sonra,sıvı nitrojen içinde (-196 C0 'de) tekrar kullanılacağı zamana dek saklanır. Bu embriyolar ileride kullanılmak istenildiğinde, yine özel kimyasallar yardımı ile çözülür ve normal gelişimlerine devam eden embriyolar ana rahmine transfer edilir. Cryopreservation olarak adlandırılan dondurma işlemi spermlere de uygulanabilir. MESA ile sperm kanallarından veya TESE işlemi ile testislerden (yumurtalıklardan) elde edilen spermler, özel kimyasallar yardımı ile dondurularak daha ilerideki uygulamalarda kullanılmak üzere saklanır.
Sperm dondurma işlemi kanser tedavisi için radyoterapi (ışın tedavisi) veya kemoterapi (ilaç tedavisi) gören hastaların ileride çocuk sahibi olabilmelerine olanak tanır. Kemoterapi'de kullanılan ilaçlar ve ışın tedavisi, erkeklerde sprem üretimini kalıcı olarak bozabilir. Özellikle genç yaşta kanser tedavisi görmek zorunda olan erkeklerin, tedavi öncesinde alınarak dondurulan spermler ile ileride çocuk sahibi olmaları mümkündür.
Intrauterin Inseminasyon ( Aiılama ) - Aşılama olarak da bilinen intrauterin inseminasyon tedavisi çocuğu olmayan çiftlere uygulanan en yaygın tedavilerden biridir. Aşılama tedavisi sperm sayısı ve hareketliliği normalin altında olan hastalara uygulanır. Aşılama tedavisi uygulanmadan önce erkekten alınan meni örneği sayı, hareket, yapı ve antisperm antikorları yönünden detaylı olarak incelenir. Kadın eşin ise tüplerinin açık olup olmadığının değerlendirilmesi gereklidir. Uygulamanın yapılacağı gün erkekten alınan meni örneği sayı, hareket, yapı ve antisperm antikorları yönünden detaylı olarak incelenir. Kadın eşin ise tüplerinin açık olup olmadığının değerlendirilmesi gereklidir. Uygulamanın yapılacağı gün erkekten alınan meni özel yöntemlerle hazırlanarak hareketliliği ve yapısı iyi olan spermlerden enginleştirilir. Bu örnek özel katater aracılığı ile anne adayının rahmine verilir. Düzenli adet gören, tüpleri açık olan, endometriozis hastalığı olmayan ve 35 yaşın altında olan kadınlarda başarı daha yüksektir. Aşılama ile gebelik şansı her uygulamada % 15-20 civarındadır.
Aşılama yönteminin bir variasyonu Fallop Tüpü Sperm Perfüzyon tekniğidir. Bu işlemde, canlı ve dölleyebilir spermler aşılamada olduğu gibi ayrıştırılır ve hazırlanan sperm solüsyonu aşılamadakinden daha yüksek hacimdedir. Rahim boynu özel bir kateter ile geçilir ve katetrin balonu şişirilerek bir tıkaç gibi şişirilerek rahim ağzı kapatılır ve sperm solüsyonunun geriye kaçışı önlenir. Rahim içi sperm solüsyonu ile dolar ve spermler fallop tüplerine hatta karın boşluğuna kadar ulaşır. Bu yöntemin başarısının aşılamadan daha fazla olduğunu rapor eden çalışmalar vardır. İntraperitoneal inseminasyon denilen diğer bir teknikte ise sperm solüsyonu direkt olarak karın boşluğuna verilir. Bu işlem aynı zamanda aşılama ile birlikte de yapılabilir.
Gebelik Oranları Hakkında - Gebelik oranları ve sağlıklı doğum oranları aynı anlama gelmezler. Gebelik oranı canlı doğum oranına göre oldukça yüksek olabilir. Bazı merkezler gebeliği, pozitif gebelik testi olarak tanımlarlar. Diğerleri de gebeliği ultrasonda görülen gebelik kesesi olarak tanımlarlar. Biyokimyasal gebelikler oldukça sık görülür. Bu tip gebelikler kan ve idrar tahlilleri ile doğrulanan ancak ultrasonda gebelik kesesi veya embriyonun görülemediği gebeliklerdir. Merkezler başarıyı farklı şekilde tanımlarlar.Pek çok çift için başarı gebelik değil,sağlıklı bebektir. Bu teknikler sayesinde kısırlığın tedavisi artık imkansız dağildir. Sabır, olumlu yaklaşım ve uygun tedavi ile şimdi pek çok kısır çift anne-baba olmanın mutluluğunu yaşayabilir.
Genetik Hastalıkların Tedavisi - Çiftler için çocuk sahibi olmaktan çok daha önemlisi sağlıklı çocuk sahibi olabilmeleridir. Son yıllarda genetik hastalıkların tanı ve tedavisi alanında bir çok gelişmeler olmuştur. Genetik hastalıkların en erken teşhisi preimplanter genetik tanı (embriyo ana rahmine transfer edilmeden yapılan genetik inceleme) ile mümkündür. Canlı bir bebeğin yaşamına hastalıklı olduğundan dolayı kürtaj ile son verilmesi hem hekim hemde anne baba için üzücü bir durumdur. Genetik hastalık taşıyıcısı olan çiftlerin sağlıklı bebek elde edebilmeleri için tüp bebek veya mikroenjeksiyon yöntemi ile elde edilen embriyolar genetik inceleme ile değerlendirilir ve sağlıklı olan embriyolar seçilerek ana rahmine transfer edilir. Son yıllarda gelişmiş merkezlerde genetik inceleme yapıldıktan sonra ana rahmine transfer edilen embriyolar ile gebelikler elde edilmiştir. Preimplantar genetik tanı ile bebeğin doğumdan itibaren veya ileride çıkabilecek hastalıklardan dolayı kaybedilmesi önlenebilmekte ve genetik hastalık taşıyan ailelerde sağlıklı çocuk sahibi olabilmektedir.
Ülkemizde de tüp bebek ve benzer yöntemler çok çok gelişmiş olup bu konudaki hastanelerimizden destek alabilirsiniz, özel sektörün başarıları kadar devlet hastaneleride maddi durumu uygun olmayan ve çocuk özlemi yaşayan kişilere hizmet vermektedir. Bulunduğunuz ildeki üniversite ve devlet hastanelerine başvurabilrsiniz.

0 yorum: