Cinsellikte fantezi kurmak gerekli ve faydalı ama nereye kadar?
Bu konuda uzmanlarca yapılan
o kadar farklı görüş ve yorum var ki inanılmaz. Bu konuda yorum
yaparken o bölgenin, yörenin veya milletin sosyal yaşantısı, geçmişi,
dini ve kültürel öğelerini hesaba katmak gerekir. Bu yüzden başkalarının
ne dediği değil bizim ülkemizin gerçekleri bizi ilgilendirir.
Hani derler ya her koyun kendi bacağından asılır. Ben o bunu demiş
anlamam, benim bildiğim gerçek şudur: Yerinde, zamanında, koşullara
uygun hayal kurmak ve fantezi sekse canlılık getirir, fayda verir, ama
sınırını aşarsanız daha sonra bunun bedelini ağır ödersiniz.
Önce
bir gerçeği vurgulayalım, sanıldığının aksine kadınlarında cinsel
fantezileri vardır, erkekler bunu bazen görmezden gelebilirler, genelde
kadınlar bu konuda da az paylaşımcıdırlar. Genelde de bunları yakın kız
arkadaşlarla paylaşır, kocalarına partnerlerine söylemezler, çünkü
erkekler bu konuda kadınları direk yargılayıcı yaklaşırlar, nereden
aklına geldi veya daha evvel bunu yaşadın mı gibi abuk sorularla sistemi
çökertir, sonrada cinsel hayatımız çok sönük sen hiçbir şey katmıyorsun
diye kadın gene suçlarlar.
Sonuçta hepimiz rüya görürüz bazen hatırlar bazen hatırlamayız,
herkeste bazı aralıklarla en masumundan en inanılmazına kadar cinsel
içerikli rüya görürüz. Bu rüyalar sırasında hem kadında hem erkekte
boşalma-rahatlama olabilir. Erkeklerde gece kendiliğinden gelen (gece
boşalması) bel suyunun (meni) da çoğu zaman gördükleri erotik düşlerin
sonucu olduğu bilinmektedir. Kadınlar da, orgazmla sonuçlanan bu tür
düşler görebilirler.
İnsanların birçoğu mastürbasyon yaptıkları zamanlar, ya da cinsel
birleşme esnasında hayal güçlerini kullanarak, kafalarında bir takım
fantezi sahneler canlandırırlar. Seçilen bu hayali sahneler, cinsel
coşkuyu artıracak niteliktedirler.
Bu hayaller bazen çok net ve belirgin bazen de silik olarak
yaşanabilir, hayaldeki ortam ve kişi-kişiler gerçek yer ve kimlikler
olabileceği gibi tamamen gerçek dışında olabilir.
Ünlü Cinsel Bilimci
Kinsey'e göre, kadınlar daha çok, önceden geçirdikleri denemeleri
düşünme, eski anılarını canlandırma eğilimindedirler. Erkekler ise,
ömürlerinde yapmadıkları ve de düşleri dışında yapamayacakları şeyleri
hayal, ederler.
Fanteziler gerekli mi?
Cinsel arzusu olan her insan genellikle cinsel fantezilere gerek duymaktadır, çünkü cinsel fanteziler heyecanı arttırır, odaklanmayı sağlar ve orgazmı daha kolaylaştırır.
Fanteziler
cinsel isteğin uyarılmasında oldukça yardımcı olmaktadırlar. İlişkiye
girmeden evvel çoğu insan kendisini beyin olarak hazırlama ihtiyacını
duyar. Bunu da gireceğimiz cinsel ilişkiye beynimizde canlandırarak
yaparız. Partnerinizin yakınlığını, sıcaklığını, size dokunuşlarını
hayal etmekle başlayabilirsiniz. Partnerinizin yüzünü, gözlerini,
dudaklarını kafanızda imajlar halinde görmeye çalışabilirsiniz. Sadece
sizin hoşunuza gidecek fiziksel imajları yaratmanız çok önemlidir.
Çoğu
insan, özellikle yaşları ilerledikçe veya ilişkileri olgunlaştıkça,
cinsel isteklerinin o kadar çabuk uyarılamadığını görürler. Bu
dönemlerde fantezilerin yardımı olabilmektedir.
Sınırlar, nereye kadarı normal, nereden sonrası tehlikeli;
- Cinsel Fanteziler sağlıklı bir cinsel yaşamın göstergesidir ama sınırı aşarsanız cinsel bir sapkınlığın işareti de olabiliyor!
- Fantezinizdeki sahnelerdeki kişi ve olaylar eğer sonradan düşününce bile size sıkıntı yaratacaksa uzak durmak gerekiyor.
- Akraba aşkı, kardeş, ana-baba, evlat gibi çok yakın akraba ile
cinsel ilişki kurma fantezisi, daha sonra yüzüne bakıp yenge, enişte
diyeceğiniz sosyal açıdan farklı iletişim içinde bulunduğunuz kişiler.
Fahişelik, ırza geçmek, homoseksüellik, teşhir, mazoşizm, sadizm,
çocuklarla, hayvanlarla, ilgili cinsel hayaller ya da fanteziler uygun
değildir.
- Çünkü her şey düşünmekle başlar.
- Hayal dünyanızı kimse sınırlayamaz ama düşünsenize en yakın
arkadaşınızın eşinizle veya kızınızla ilgili cinsel fantezisi olduğunu
düşünmek bile ne kadar iğrenç ve güvensizlik yaratıyor.
- Sınır mı; olmayan kişiler olabilir, eşiniz olabilir ama daha fazlası sonra sıkıntı yaratır, benden bu kadar gerisi size kalmış.
Devamı »
Cinsellik veya cinsel istek nedir?
Bunu anlayabilmek için isterseniz önce kısaca insandan bahsedelim.
Canlı
doğarken tek bildiği şey ölüm dür ve yaptığımız her şey hayatta kalmak
için, yaşamak için yaptığımız şeylerdir.Yaşamak, dünyada kalmak bir haz
ve zevktir,
ölüm ise elem ve kederdir,insan ve tüm canlılar elemden kaçar hazza yönelirler.
Her canlı yaşamda kalmayı ister ve bunun için çaba gösterir.
Yaşamda
kalabilmek yani ölmemek için doğuştan var olan bazı yeteneklerimiz ve
hislerimiz vardır, bunlar sonradan öğrenilmez, değiştirilemez şeylerdir.
Hayvanlarda bunlara iç güdü diyoruz, insanlardakine ise DÜRTÜ ismini
veriyoruz.Dürtüler bilinçaltından gelir. Çok kabaca bir örnek verirsek
yeni doğmuş bir bebeğin meme emmeyi bilmesi veya acıkınca ağlaması bir
dürtüdür.Evet cinsellikte bir dürtüdür,hayatın ve de neslin devamını
sağlamak için var olan bir dürtüdür. Ama cinsellik ikincil-ikinci sırada
bir dürtüdür.
Birincil dürtüler kişinin o gün için yaşamda
kalmasını sağlayan dürtülerdir ki; bunlar yemek yemek, su içmek, uyumak
gibi yapılması gereken yapılmazsa kişinin hayatını kaybetmesine neden
olacak dürtülerdir.
Canlıların hayatta kalmaktan haz duyduklarını ve her şeyi bunun için
yaptıklarını biliyoruz.Ama gerçek olan bir şey var,oda her canlının
sonunda öleceği,ama biz yaşamaktan bu dünyada olmaktan mutluyuz ve daha
uzun kalmak istiyoruz,bunun için ne yapabiliriz??
Yapabileceğiniz tek şey ama tek şey bir şeyler üretip sizden sonraya
bırakmak ,bununda en doğru,basit vede tatminkar yolu bedeninizden bir
parça üretmek ve bunu sizden sonraya bırakmak yani çocuk sahibi
olmaktır.
Sahip olunan çocukla canlı bedeninden olan bir parçanın kendinden
sonrada dünyada kalacağını bilir ve bir huzur, mutluluk duyar ve
dürtülerini tatmin eder. Neden torunların şimdi insanın kendi
çocuklarından daha fazla sevildiği hakkında bir fikriniz oluştu mu,
çünkü torun o kişinin kendinden sonra dünyada kalacak ama kendi
çocuğundan daha fazla dünyada kalacak parçasıdır, garantisidir.
Bu yüzden insanlar kendi çocuklarını kendileri gibi görüp
yapamadıkları şeyleri onların üzerinden yaşamayı isterler ve kendi
istediklerinin dışında hareket etmesinden mutlu olmazlar, kabul
edemedikleri şey çocuklarının da bir beyni ve hisleri olduğudur, sorunda
buradan yaşanır.
O zaman cinsellik nedir?
Cinsellik; bir dürtüdür, ikincil öneme sahip bir dürtüdür, amacı neslin devamını sağlamaktır.
Neden cinsellik yaşarız;
- Üremek için;
- Zevk duyduğumuz için;
- İletişim, paylaşım olduğu için; (aynı sinemaya gitmek gibi, el ele
tutuşup yürümek gibi bir paylaşım, insanların bir birini tanımasıdır)
- Nosyon olduğu için; yapılması gerekli olduğuna inandığımız bir
şeydir, ne kadar çok sıklıkta yapılırsa o kadar iyi olduğu öğretilir
veya öğrenilir. Bazen gelen maillerde veya telefonda sorulur ben haftada
şu kadar seks yapıyorum yeterlimi? Neden bana günde 3 ve 4 öğün yiyorum
yeterlimi diye sormuyorsunuz, acıkınca yiyorsunuz, sekste acıkınca
yapılır, sayısı standardı yoktur, bizse bazı tabularda sıkışıp sekse
bazı gereklilikler yüklemişizdir.
Cinsel arzu nedir?
Cinsel arzu, kişinin karşı cinsle ilişkiye girme arzusu olup bedensel (hormonal) problemi olmayan herkeste mevcuttur.
Ne zaman cinsel arzu duyarız sorusunu yukarıda anlattığımız konuların ışığında şöyle tanımlayalım isterseniz;
Bedensel olarak yeterli olgunluğa erişmiş kadın veya erkek o gününü
yaşamsal olarak garantiye aldığında cinsel arzu duyar, bunu açıklayan en
güzel ata ''sözü fakirin karnı doyunca pipisi kalkarmış ''sözüdür.
Cinsel arzu kavramı kişiden kişiye ve toplumdan topluma değişmekle
beraber genel anlamda bir eşle seks ilişkisine girmeyi istemektedir.
Ne kadar isteğin yeterli olduğu, ne kadarının az olduğu kadından kadına değişir.
Bizim toplumumuzda kadınların istek ile ilgili sıkıntılarını çeşitli gruplarda incelemek gerçekçi ve faydalı olacaktır;
Erkekler ve kadınlar kabaca aynı ölçüde cinsel istek duyarlar ama
yetiştirilme şartları, içinde bulunulan koşullar, aile baskısı, ahlaki
ve dini etkiler kadınların bu isteklerini baskılamalarını, başka
kanallara yönlendirmelerini, veya gösterememelerine neden olur.
Bu yüzden bu konuda rahat olan erkekler genelde cinsel ilişki
arzusunu kadınlardan daha sık duyarlar; bir bayan olarak eşinizin seksi
sizden daha sık ve daha fazla arzu etmesi sizin seks isteği yönünden bir
probleminiz olduğu anlamına gelmez.
Cinsel istek nerelerden doğar; binlerce uyarı cinsel istek doğurabilir,
- görme,
- koku,
- duyma,
- dokunma,
- tatma,
- düşünce,
- duygular.
Genel olarak neler cinsel isteksizlik yapar;
- en başta gebe kalma korkusu,
- ikinci olarak bakire kadınlarda kızlık zarını kaybetme korkusu özellikle evlilik öncesi ilişkilerde,
- üçüncü sırada eğer kadın seks isterse veya bunu gösterirse partnerin kadın hakkında ne düşünebileceği,
- canının acıyacağı korkusu veya şüphesi,
- çevrenin baskısı ve düşünceleri,
- ahlaksal ve dinsel yasaklamalar,
- aile baskısı ve yetişme tarzı,
- fiziki olmayan nedenler arasında, eşle anlaşmazlık (uyumsuzluk) çok görülen bir nedendir,
- depresyon,
- partnere güvenmeme,
- erkek partnerin erken boşalması,
- ilişki sırasında acı duyma veya kuruluk
- cinsel ilişkiye zorlanmak,
- taciz veya tecavüz yaşamak,
- fiziki olarak hormonal bozukluklar,
- çeşitli hastalıklar,
- ilaçların yan etkileri bulunmaktadır,
- hayatın ileri yıllarında (ileri yaşlarda) bir ölçüde azalır.
Cinsel isteği olmayan kadın var mıdır?
Normal hormon yapısına sahip her kadında cinsel istek vardır,cinsel
isteksizlik veya zevk alamama veya orgazm olamama gibi şikayetlerle baş
vuran kadınların yapılan tetkiklerinde de görülmüştür ki ancak bunların
%1'inin gerçekten bedensel problemi vardır. Geri kalan %99'luk kesimin
problemi tamamen psikolojiktir.
Cinsel isteksizlik, zevk alamama veya orgazm olamama düzeltilebilir mi?(eğer bedensel bir neden yoksa)
Evet, gerekli zaman ve maddiyat sağlandıktan sonra problemi
düzeltilemeyecek kadın yoktur, her kadına istek duyması, ilişkiden zevk
alması veya orgazm olması öğretilebilinir.
Ne kadar zamanda düzelir bu sorun?
Sorunun düzelmesi kişiden kişiye göre farklılık gösterir,
yetiştirilme tarzı, işi, eşi içinde bulunduğu ortamlara göre bu çok çok
değişiklikler gösterir.
Bedensel sorun olup olmadığı nasıl anlaşılır?
- Yapılacak basit bir jinekolojik muayene ve bir kaç hormon tahlili her zaman fazlasıyla yeterli olmaktadır.
- Cinsel isteksizliği, zevk alamamayı ve orgazm olamamayı isterseniz farklı sosyal gruplarda inceleyelim;
- Bekarlarda; en büyük korku kızlık zarının zarar görmesi veya acımasıdır,
- aile baskısı da çok çok önemlidir (bununla ilgili açıklama ileride vardır)
- Gebe kalma korkusu da önemli bir yer teşkil eder.
- Partnerin sizi kötü kadın olarak görüp görmeyeceği düşüncesi de
önemlidir tabii ki, toplumsal baskılar vazgeçilemez bir istek yok
edicidir.
Bu yüzden bir çok genç kız ya cinsel arzularını baskılar yada
mastürbasyona yönelir. Mastürbasyonda zara zarar vermez, gebe
kalamaz,günah işlememiş, ailesini üzmemiş olur ve ailesindeki erkekleri
başka bir erkekle aldatmamış olur, çünkü o yaşlarda sevgi farkı ayırt
edilemez, partnere sevgi duyarsa ailesine vereceği sevgiden çalıyormuş
gibi hissedebilir bazen genç kızlarımız.
Evli kadınlarda; evli kadınlar uzaydan mı geliyor
hayır onlarda yıllarca bunları yaşayarak yada yaşatılarak büyüyorlar ve
bu hisler bir alışkanlık haline geliyor, daha sonra evleniyorlar.
Evlilikte sosyal uyumsuzluk,koca ile olan sorunlar ve maddi
sıkıntılar isteksizliği yaratabiliyor veya arttırabiliyor. Sizi
döven,sevmeyen veya aşağılayıp kötü davranan birisiyle sevişmek için
istek duyabilir misiniz? Bir çok kadın aile evindeki baskıdan sıkıntılı
hayattan kurtulmak için evlenir ve koca evinde daha fazla baskı ile
karşılaşır.
Korunmayı kabul etmeyen çok çocuk sahibi olmayı erkeklik gibi gören
kocalar yüzünden gebe kalma ve kürtaj olma korkusu yaşayan bir kadın
nasıl cinsellik duyabilir ki.
Adatılmak ta kadında cinsel soğukluk (cinsel isteksizlik) yaratır.
Ayrıca seksi kadının bir vazifesi, erkeğe vermesi gereken bir hizmet
olarak gören bazı erkekler yeterli veya hiç uyarı sağlamadan kadınla
ilişkiye girmektedirler buda kadına acı verir ve cinsellikten soğutur.
Yukarıda yetiştirme tarzı demiştik; düşünün küçük bir kız çocuğusunuz
dünyadaki en önemli varlıklar anneniz ve babanız, onlar olmadan
yaşayamazsınız, onların sevgisi ve ilgisi sizin için hayatta en önemli
şey; anne ve babanız veya aile çevresi size söyle bir mesaj veriyorlar
daha doğrusu pırıl pırıl daha boş sayılabilecek bir hafızaya şöyle bir
şifre, işletim sistemi koyuyorlar;
bizim kızımız canımızdır, bizi hiç üzmez, biz ona çok güveniriz, asla
bizi üzecek hiç bir şey yapmaz. İleri yaşlarda ara sıra mesaj
tazelenir, yenilenir, ben kızıma güvenirim, başka kızlar gibi değildir,
doğruyu bizi neyin üzeceğini bilir.
Tamam ana mesaj verildi,yani işletme programı beyne konuldu,anne baba
üzülmeyecek,onları üzecek bir şey yapmayacaksınız,onlar üzülürlerse
sizi sevmezler sizde onların sevgisi ilgisi olmadan
yaşayamazsınız.Şimdide işletme programının alt şifrelerini koyalım;
- iyi kızlar erkeklerle beraber olmazlar,
- aile şerefimiz çok önemlidir,
- konu komşu ne der?
kızımın bakire olmadığını duyacağıma öleyim daha iyi (bu çok
yaygındır, üniversite düzeyinde yaptığım anket çalışmalarında genç
kızlara sorulan eğer aileniz bakire olmadığınızı bilse ne olurdu sözüne
verilen ilk cevap;
''kalp krizi geçirip ölürlerdi her halde''
ikinci cevap;''beni evden atarlardı''
üçüncü sıklıkta verilen cevap ise;''beni öldürürler''olmuştu.
Programlama şöyle devam eder; çevreden ve televizyonlardan verilen
haberlerle alt yapı kuvvetlendirilir, mesela şöyle; Ayşe hanımın kızı
şöyle yapmış, ailesi kahroluyormuş, babasına felç gelmiş veya kalp krizi
geçirmiş. Televizyondan ise ,bak aile sözü dinlemeyen kızların sonu
budur gibi mesajlar verilir.
Üçüncü aşamadaki programlama: sen iyi bir kızsın (cinsellik isteyen
veya yaşayanlar kötüdür) beyaz gelinlikle evlenecek, çocuk doğuracaksın.
-kadının görevi eşine hizmet ve çocuk doğurmaktır, iyi kadınlar bunu
yapar, kötülerin ise hayatlarını yaşama hakkı vardır.
Daha ağır olarak eğer ki onların istemediği şeyleri yapmaya
yönelirseniz size soğuk davranıp sevgilerini kısarlar ve siz dünya bu
şekilde yaşanamaz zannedersiniz, küçükken ben annem ve babam olmadan
hayatta kalamayacağımı -hiç bir zaman için-ve eğer onlar beni
sevmezlerse hayatımın biteceğini zannederdim ki, bu bütün çocuklarda
böyledir.
Bir de kız çocuklarının babaya olan sevgisinin paylaşılması gibi
hissettirilir karşı cinse olan ilgisi ve kız çocuğu sanki babasından
olan sevgisinden çalıyormuş gibi zanneder eğer bir erkeğe ilgi duyarsa,
halbuki ikisi ayrı ayrı hisler ve sevgilerdir.
Arabamızı aynı yere park etmeyi,aynı yere oturmayı bile alışkanlık
haline getirmişken yıllarca çocukluğundan itibaren şartlanmış olarak
yetiştirilen bir kişinin tamam sen evlendin 25 yıl sana verdiğimiz
mesajları, baskıları ve alışkanlıklarını unut, baskıladığın, ayıp, günah
olan hislerini, yönlendirdiğin hislerini canlandır ve düzelt,
cinselliğini yaşayabilirsin demekle olmuyor bütün bunlar.
Ya bu hisler düzelmiyor yada geri gelmiyor ya da kadın yıllarca
alıştığı dost olduğu zararsız olan mastürbasyon alışkanlığından
kurtulamıyor, evliliği bambaşka hayal eden erkeğini prensi kendini de
pamuk prenses olarak gören kadın gerçek hayatla hele birde erkeğin kaba
ve anlayışsız davranışlarıyla karşılaşınca karşı cinsten iyice soğuyor
ve cinselliği ya hiç yaşamıyor ve hissetmiyor yada mastürbasyonla
yaşayıp ilişkiden zevk almıyor. Mastürbasyon hayal gücünün veya
fantezinin sonsuz kullanımı ile gerçekleşir,kişi bu sırada kendisini ve
karşıdakini dilediği gibi düşünür ve sonsuz bir güce sahip olur, bu
yüzden de hiç bir cinsel eylem bu sınırsızlıkta ve mükemmellikte
gerçekleşmez. Bu da cinsel eylemlerde bazen hayal kırıklığı
yaratabilir.Kadın alıştığı bu düzenin dışına çıkıp normal cinsellikten
zevk alamaz.
Kadında orgazm nedir?
Teknik terimleri bırakıp gerçekçi olalım. Kadın orgazmı erkekten çok
çok farklıdır. Erkekteki gibi orgazm ile gelen bir sıvı görsel bir olay
yoktur kadın orgazmında. Ve bu her kadından kadına çok çok farklılık
gösterir.
KADIN İÇİN ORGAZM TANIMI: ''Yaşadığınız bir cinsel eylem veya ilişki
bittikten sonra gergin kalmıyorsanız, boğazınızda yutamadığınız bir
lokma varmış gibi hissetmiyorsanız, kendiniz mutlu ve rahat
hissediyorsanız ve sizin için yeterliyse siz orgazm olmuşsunuz
demektir.''
Bırakınız başkaları ne derlerse desinler, ne yazılırsa yazılsın fark etmez, mühim olan sizin gerçeğinizdir.
Peki bunları yaşayamayan yada hissedemeyenler ne yapacaklar?
Erişkin kişilerde bunu kendi kendine çözümü çok zordur, en basit ve kolay yolu destek almaktır.
Nereye başvurup destek alabilirler?
Bir seksüel terapi merkezine başvurup destek alıp tedavi olabilirler.
Yani tedavisi vardır ve bu durum düzeltilebilinir mi?
Evet tedavisi vardır, gerekli koşullar sağlandıktan sonra her türlü
sıkıntı gibi buda düzeltilir, kişinin cinsel istek duyması, veya cinsel
ilişkiden zevk alması veya orgazm olması öğretilir.
Bu konuda çok sıkıntılı hasta var mı?
Maalesef Türkiye koşullarında bu kadınlarımız içinde sıkça yaşanan bir durum.
Mühim olan kadın olmaktan utanmamaktır, cinsellikten utanmamaktır.
Hayat güzeldir, kadın olmak ayrıcalıktır.
Güzelliği ayrıcalıklı olarak yaşamanın keyfini çıkarın!
Devamı »
Normal şartlar altında insanın cinsel dürtüsü doğal
ve normaldir, eğer bir dış etken veya düşünce ile şekillendirilmemişse
daha evvel hiç cinsel ilişki kurmamış veya cinsel yaklaşımı olmamış kişi
günü geldiğinde bir bebeğin yürümesi gibi sağlıklı bir şekilde
cinselliğini yaşar, bu hem kadın hem erkek için böyledir.
Başarılı ve doyurucu bir cinsellik yaşanır. Vajina ve penis tamamen
birbirlerini bulmak ve iç içe geçmek üzere kodlanmıştır. Mesela uçak
kazası sonrası ıssız bir adaya farklı zamanlarda bir kız çocuğu ve erkek
çocuğu düştü ve orada büyüdüler varsayalım, başka hiç bir insan yok,
sadece hayvanların cinsel yaşantılarını görebildiler, onlar
büyüdüklerinde doğal bir süreçte cinsellik yaşayacaklardır belkide
hepimizden daha iyi ve doyurucu bir şekilde. İnsanın doğal dürtülerinden
biri olan cinsel istek, normal koşullarda, bir uyarıcıyla
karşılaştığında kendiliğinden ortaya çıkar ve herhangi bir engele
takılmadığı takdirde orgazmla sonuçlanır. Doğal ve sağlıklı bir
cinsellik kişinin hiç bir iç yasaklanma duymaksızın cinsel heyecana
kendini bırakabilme yetisidir.
Doğa çok hassas bir sistemdir, duygusal yapımız bu sistemin en hassas
noktalarından biridir ve sağlıklı yetişmemiş bireylerde diğerlerine
göre daha da kolay bozulabilir.
Cinsellik doğal bir içgüdüdür ama
yaşadığımız toplumsal hayatta bazı psikolojik koşulları- şartları
vardır. Bu şartlar oluşmadığında en doğal ve çekici uyarılar bile cinsel
istek oluşturmayacak ve hatta olanlar bile kaybolacaktır. Bunların
eksikliği, insan bedeninde, cinsel ilişki için gerekli olan fiziksel
dönüşümlerin gerçekleşmesini önleyecektir. Gene sosyal yapılanma
içerisinde temel dürtülerimize müdahale eden, bunları düzenleyen,
kontrol eden ikincil dürtülerimiz vardır. Gene normal şartlarda bu
ikincil dürtülerimiz yaşam içerisinde şekillenerek doğru cinsellik
yaşamamızı sağlar. Yani yere, zamana, kişiye, kanuna, kurallara uygun
şekilde)Eğer bu dürtüler doğru şekilde şekillenmediyse yanlış
şekillenir. Bu yanlışlık toplumsal yaşamda doğal cinselliğin bazı yanlış
kurallara göre bastırılmış olmasından kaynaklanmakta ve insanın haz
duyma kapasitesini sınırlamaktadır. Bu ikincil dürtülerin en iyi örneği
"korku" dur.
Korkuyla ve cinsel ilişki birbirine ters düşer. Ani
bir korku insan vücudunda adrenalin salgılanmasına yol açar. Bu madde,
insana tehlikeye karşı koyabilmesi için gerekli olan enerjiyi sağlar ama
cinsel isteği de söndürür.
Normal korku; Her canlı, birey olarak
varlığını tehdit eden ya da tehdit riski taşıyan varlık ve durumlardan
içgüdüsel olarak kaçınır. İnsan bilincinde bu kaçınma, korku olarak
algılanmaktadır. Korku bu haliyle, kişinin varlığını, yaşamını
sürdürmesine hizmet eden savunma sistemlerinin bir ön-uyarı
mekanizmasıdır ve yaşamın sürdürülebilmesi için gereklidir.
Korkuların sınırları vardır bu sınırlar geçilirse her şey tepe taklak olur.
Korkunun,
"kontrolden çıkması", yaşamın sürdürülmesi için gerekli olan bir
ön-uyarı sistemiyle uyum sağlanamaması anlamındadır. Kişi, o korkunun,
onu kaçınmaya zorladığı durumlardan kaçınmayı sağlayamaz ya da bu
kaçınma, onu duygusal olarak rahatlatmaz. Yine endişe ve korku içindedir
ve bu anksiyete onun günlük yaşamını istediği tarzda sürdürmesine
olanak vermez. Onun, sanki kendi dışında işleyen bir mekanizma gibi,
kendi istencine hükmeden bir dış güç gibi işlev görür. Bu haliyle,
yaşama hizmet eden korku, yaşama karşı olan fobiye dönüşür.
Nereden gelirse gelsin, kaynağı ne olursa olsun, aşırı korku,
şiddetli sıkıntı ve kaygı duyguları, insanları cinsel uyarılara karşı
genellikle duyarsızlaştırır. Çocukluk yıllarında veya ergenlik döneminde
herhangi bir nedenden ötürü karşı cinse karşı korku beslemiş bir kişi
cinsel yaşamında büyük bir olasılıkla başarılı olamayacaktır.
Devamı »
- Ailenin ve toplumun cinselliğe bakış tarzı,
- Aşırı tutucu ailelerde dindar yetiştirme isteğinin kişinin üzerinde kurduğu baskı ve suçluluk,
- Cinsel açıdan baskı altında yetişme,
- Yanlış kaynaklardan alınan eksik cinsel bilgiler, mitler (yanlış inanışlar),
- Cinsellikle ilgili gerçekçi olmayan beklentiler,
- Sertleşmiş penise verilen orantısız anlam yükleme,
- Aşırı cinsel isteğin verdiği gerginliğe bağlı,
- Cinsel ilişki konusunda tecrübesizliğe bağlı,
- Gençlik yıllarında uygunsuz ortamlarda yapılan mastürbasyonlar,
- Cinsel ilişki için gerekli ortam ve koşulların sağlanamaması,
- Cinsel yolla bulaşan bir hastalık kapma korkusu,
- Partnerini hamile bırakma korkusu,
- Günah işleme veya suçluluk duygusu,
- Yorgunluk ve sıkkınlık, kızgınlık ve tedirginliğe sebep olan stres faktörlerine bağlı,
- Anne baba arasındaki olumsuz ilişki biçiminin etkisi,
- Erken yaşlarda -yaşanmış travmatik durumlar,
- Uyarılma eşiğinin yüksek olması (Penil hipersensitivite),
- kişilik örüntüsünün etkisine bağlı oluşabilir (narsisistik, sizoid, borderline vs.),
- Nevrotik kişilik özellikleri (Kastrasyon anksiyetesi),
- Çocukluk dönemi Psikolojik Gelişimsel problemlere bağlı Erişkinlikte yaşanan bağlanma ve Yakınlaşma sorunları,
- Çocukluk dönemi Psikolojik Gelişimsel problemlere bağlı Erişkinlikte Hissedilen Ayrılık anksiyetesine bağlı,
- Bilinçdışında yatan cinsel ilişki ile ilgili olumsuz düşünceler (ayrılık anxietesi,superego anxietesi,ödipal anxiete vs.),
- Başkaları tarafından mahrem yerlerinin keşfedilme korkusu,
- Kadına karşı isteksizlik,
- Cinsel İlişki sırasında partnerinin vajinasını aşamayağı korkusu,
- Travmatik olarak yaşanılan cinsel deneyim, Cinsel istismara maruz kalma,
- Evlenme,
- Evlilik öncesi ve vvlilik dışı ilişkiler (Para karşılığı kurulan ilişkiler veya genelev alışkanlığı),
- Eşler arasındaki iletişim problemleri, uyumsuzluk ve çatışma,
- Cinsel uyarım eksikliği,
- Eşine aşırı ilgi, aşırı bağlılık ve bağımlılık, patolojik sevgi,
- Eşi ile cinsel iletişim eksikliği,
- Eşinin cinsel sorununun olması,
- Eşini hayal kırıklığına uğratma korkusu ve mükemmel erkek olmayacağı korkusuna bağlı performans anksiyetesi,
- Eşinin cinsel ilişki korkusu ve isteksizliği, buna bağlı ilişkiye kendini verememesi,
- Fiziksel veya psikiyatrik hastalıklar,
- Narkotik veya antipsikotik tedavinin aniden kesilmesi,
- Yüksek alkol ve ilaç kullanımı,
- Prostatit, üretrit vs. hastalıklar,
- T12-L1 düzeyindeki nörolojik yaralanmalar,
- Vs…
Devamı »
Erken boşalmayı geciktiren cinsel pozisyonları kullanma - (Erken boşalıyorum ne yapmalıyım?)
Cinsel birleşme sırasında erkeğin pozisyonunda
boşalma üzerine etkisi vardır. Klasik cinsel birleşme pozisyonu (erkeğin
üste olduğu durum) boşalmanın geciktirilmesi için doğru bir pozisyon
değildir. Erkeğin daha rahat olduğu, kolay gevşeyebildiği, odaklanmanın
daha rahat olduğu ve efor harcamadığı pozisyon olan; kadını kucağına
aldığı veya sırt üstü yerde yattığı pozisyonda erkek boşalmasını daha
rahat kontrol edebilir. Ayrıca bu pozisyonlarda kadınlar daha hızlı ve
rahat orgazma ulaşabilirler.
Devamı »
Cinsel ilişki sırasında
boşalmanın küçük cinsel uyarılar etkisiyle kontrolsüz ve istem dışı
meydana gelmesidir. Cinsel tatminin yetersiz olması, utanç ve hayal
kırıklığı hissi yaşanması erken boşalmanın en temel belirtilerindendir.
Temel belirtiler aşağıdakiler olarak sıralanabilir.
- Kontrolsüz (İstemsiz) bir şekilde boşalma,
- Cinsel tatminde azalma,
- Suçluluk hissi,
- Cinsel birleşmenin ansızın son bulacağı kaygısı,
- Cinsel ilişkiye aşırı önem verme,
- Cinsel ilişki öncesinde, cinsel ilişki sırasında ve cinsel ilişki sonrasında gerginlik yaşanması,
- Cinsel ilişkiden sonra utanç duyma,
- Hayal kırıklığı hissi,
- Ana yoğunlaşamama,
- Zamanla meydana gelen cinsel isteksizlik,
- İlk boşalmadan sonra ikinci cinsel birleşme için ısrarcı olma,
- Cinsel performansa büyük anlamlar yükleme.
Devamı »
Çoğu erkek, erkekliğini kendine ve partnerine gösterme paniği içerisinde, soluk soluğa bir telaşla cinsel ilişki içerisindeyken;
eşimle güzel, hoş, zevk verici paylaşımı yaşayayım;
bu paylaşım anının sakince tadını çıkarayım;
bu zevkli anın sürmesi için mutluluk içinde yoğunlaşmayı yaşayayım;
eşimin vücudunu, tenini, ruhunu hissedeyim hissiyatı içerisinde (kişiye özel birçok sebepten) olamamaktadır.
Ve böylece ister istemez erken boşalma ile ilgili problem
yaşanmaktadır. Erken boşalacağım kaygısı oluşmaktadır. Erken boşalma da
sorun erkeğin cinsel organların işlevselliği ilgili değil, cinsel
ilişki sırasında çeşitli sebeblere bağlı oluşan olumsuz duygu, düşünce
ve ona bağlı ortaya çıkan davranışlar sonucunda ERKEN BOŞALMA ortaya
çıkmaktadır.
Devamı »